Hayat hep bir koşuşturma ve mücadeleyle geçiyor ..anneler içinse ayrı bir koşuşturma hele de çalışan bir anneyseniz ayı,günü yılı bile unutabilirsiniz.
Bugün benim için çok yoğun bir gündü.Sabah erkenden okuldaki derse öğlen şök(şube öğretmenler kurulu) toplantılarına,oradan alışverişe ,Tarkoyu okuldan almaya,Tarkonun okul çıkışı "eve gitmiycem ev sıkıcı,Sarplara gidelim,Batınlara gidelim,Durulara gidelim,Kayralara gidelim(her gün değişen isimler)"isteklerini ikna yoluyla gidermeye çalışmak yani hep mücadele..eve gelince de iş bitiyor mu? yatana kadar devam..ben artık sadece uyuyunca dinlenebilen bir insan oldum çıktım e tabi sağlıklı uyuyabilirsem o da :( fiziksel yoğunluktan ziyade beyinsel yorgunluk insanı insanlıktaın çıkaran..özellikle bizim toplantılar çok çok yoğun geçer ,her öğrenci masaya yatırılır ,problemleri üzerinde durulur,çözüm üretilmeye çalışılır..insan anne olunca daha bir farklı bakmaya başlıyor olaylara..davranış bozukluğu olan öğrencilerde alt sebepler aramaya meyilli oluyor daha da fazla..ve gerçekten de baktığımızda genelde anne baba ayrılığı yaşayan öğrencilerin daha sorunlu olduğunu görüyorum... omuzlarımdaki yük daha bir artıyor,kendi oğlum için endişeleniyorum..hatta böyle bir öğrencinin davranışlarını eleştiren bir öğretmen arkadaşımı acımasızca eleştirebiliyorum çünkü o aynı acımasızlığı gösterebiliyordu ..anneayça kurul toplantısında da iş başındaydı anlayacağınız. O, savunma iç güdüsüyle öğrencilerini kanatları altına almaya çalışan ve insanlardan biraz da bu yönde anlayış bekleyen çokça anne bir öğretmen olduğundan duygularına hakim olamıyor çoğunlukla...ben bu savunma içerisindeyken müdürümle gözgöze geliyorum ve onun bakışında ki onaylamayı da görünce sadece anne olmak değil aslında vicdanlı bir insan olmanın ne kadar önemli olduğunu bir kez daha anlıyorum..
Bugün gerçekten yoğun bir gündü her açıdan, her anlamda hayata dair soru işaretlerinin devam ettiğini belki de hiç bitmeyeceğini anladığım günlerden biriydi..aylardan şubatmış,günlerden çarşambaymış,şubat 4 yılda bir 29 çekermiş ne önemi var..
29 Şubat 2012 Çarşamba
28 Şubat 2012 Salı
KÖHKÖH !! KİM O?? BEN ÖKSÜRÜK :(
Tarkom dün akşam dan beri öksürüyor.Bu sene hiç hastalanmadı ,kışı antibiyotiksiz atlatıcaz diye sevinirken gece öksürük burun akıntısı ve tıkanıklığı ile başlayan semptomlarımız var :( sonuç :ÜSYE
Anneme göre nazar değdi bana göre hafta sonu çok terlemenin bir getirisi..artık sebep önemli değil çareye bakıcaz ;) ilaç kulllanmadan nasıl atlatabiliriz? sorusuna daha önce ki tecrübelerimizi de ekleyerek gece ayağımızın altına viks sürerek başladık tedaviye :) o da ne ki? demeyin deneyin ve mucizeyi görün derim :) bir arkadaşım tavsiye etmişti iyi de geldi :) ilk yöntemden sonra öksürük için bizim evin klasiği ballı limon kürü dür.Annem küçükken kardeşime ve bana öksürdüğümüz zamanlarda ılık suya bal ve limon karıştırarak içirirdi ve iyi de gelirdi. Şimdi aynısını ben tarkoya uyguluyorum etki etmesi bir iki günü bulur ancak denemeye değer.İlaca geçmeden önce yapacağım bir diğer kür ise bıldırcın yumurtası,bal ve süt kürü bu gerçekten birebir geliyor öksürüğe.Gece yatmadan önce süt bal ve bıldırcın yumurtasını blenderda çırparak içiriyorsunuz .Bu gece bunu da yapıcam fakat ben içine yarım muz da koyuyorum ki tarko yumurta tadını almasın diye ;) anne ayça kandırıkçılığı yine iş başında :) tüm bunlara rağmen 3 gün içinde ateşlenir ve öksürüğü geçmezse dr kapısı çalmamız gerekecek :( umarım atlatır bir an önce..
Bu sabah karlı ve soğuk bir güne uyandık. Tarko hasta olunca bu havada okula gitmesini uygun görmedim.Evde biraz dinlensin diye düşünsem de kudurmaktan,çene çalmaktan evin altını üstüne getirmekten geri kalmıyor :) ben bu yazıyı yazarken onun salonu ne hale getirdiği ile ilgili bir fikrim var bu ara sandalyelere takmış durumda :) Bazen çok kızsam ,yorulsam da iyki tüm bunları yapacak kadar sağlıklı bir oğlum var diye düşünmekten kendimi alamıyorum..Umarım tüm çocukların hastalığı bir öksürük kadar gelip geçici olur..kapımızı çalan öksürüğe "evde yokuz" diyebilmeyi diliyorum..
Anneme göre nazar değdi bana göre hafta sonu çok terlemenin bir getirisi..artık sebep önemli değil çareye bakıcaz ;) ilaç kulllanmadan nasıl atlatabiliriz? sorusuna daha önce ki tecrübelerimizi de ekleyerek gece ayağımızın altına viks sürerek başladık tedaviye :) o da ne ki? demeyin deneyin ve mucizeyi görün derim :) bir arkadaşım tavsiye etmişti iyi de geldi :) ilk yöntemden sonra öksürük için bizim evin klasiği ballı limon kürü dür.Annem küçükken kardeşime ve bana öksürdüğümüz zamanlarda ılık suya bal ve limon karıştırarak içirirdi ve iyi de gelirdi. Şimdi aynısını ben tarkoya uyguluyorum etki etmesi bir iki günü bulur ancak denemeye değer.İlaca geçmeden önce yapacağım bir diğer kür ise bıldırcın yumurtası,bal ve süt kürü bu gerçekten birebir geliyor öksürüğe.Gece yatmadan önce süt bal ve bıldırcın yumurtasını blenderda çırparak içiriyorsunuz .Bu gece bunu da yapıcam fakat ben içine yarım muz da koyuyorum ki tarko yumurta tadını almasın diye ;) anne ayça kandırıkçılığı yine iş başında :) tüm bunlara rağmen 3 gün içinde ateşlenir ve öksürüğü geçmezse dr kapısı çalmamız gerekecek :( umarım atlatır bir an önce..
Bu sabah karlı ve soğuk bir güne uyandık. Tarko hasta olunca bu havada okula gitmesini uygun görmedim.Evde biraz dinlensin diye düşünsem de kudurmaktan,çene çalmaktan evin altını üstüne getirmekten geri kalmıyor :) ben bu yazıyı yazarken onun salonu ne hale getirdiği ile ilgili bir fikrim var bu ara sandalyelere takmış durumda :) Bazen çok kızsam ,yorulsam da iyki tüm bunları yapacak kadar sağlıklı bir oğlum var diye düşünmekten kendimi alamıyorum..Umarım tüm çocukların hastalığı bir öksürük kadar gelip geçici olur..kapımızı çalan öksürüğe "evde yokuz" diyebilmeyi diliyorum..
27 Şubat 2012 Pazartesi
TARKO'LU TARİFLER
Hepimiz biliyoruz ki annelik pek çok mesleğin bir araya gelmesiyle fulltime karşılıksız yapılan bir iş :) her anne biraz aşçı da olmak zorunda tabi mecburen..ben Tarko ek gıdaya geçtiği andan itibaren onun için özel yemekler hazırlamaya başladım adını da "tarko'lu tarifler" koydum..bu tariflerin yapımına büyüdükçe Tarko da dahil oldu ve yaparken de yerken de eğlenceli yemekler ortaya çıktı :) bunlara Tarko "annemin uyduruk yemekleri" dese de yerken gayet keyifleniyor uydurukluk unutuluyor ;)bu akşam da "tarkolu tarifler"den birini yaptık.Tarko bayılarak yedi bu yemeği ( zaten amacımız da bu çünkü tarko çok iştahlı bir çocuk değil,herşeyi yer ama onun sevdiği şekilde yapılırsa )
TARKONUN TOP KÖFTESİ VE KÜP PATATESİ :
gerekli malzemeler: 3 adet orta boy patates( küp şeklinde doğranmış )
250 gr kıyma ( burada köftenin nasıl yapıldığını anlatmıycam klasik bildiğiniz köfte harcını hazırlayıp küçük toplar yapıyorsunuz )
buraya kadar bunun neresi tarkolu diyebilirsiniz ancak bunlar hazırlanırken bir sürü tarko talimatına uymanız gerekmekte :) "anne içine ne koydun" "annee acı olmasın""annee topların hepsini eşit büyüklükte yap" bunca uyarıyı dikkate alarak hazırladığınız köfteleri ve patatesleri yağlı kağıt serilmiş fırın tepsisiyle fırında pişirebileceğiniz gibi kızartabilirsiniz de :) biz bu akşam kızarttık tabi fırında daha sağlıklı olacaktır..
gelelim işin en eğlenceli kısmına servise : (zaten tarkonun da yemesini sağlayan anneayçanın bu servis kandırıkçılığı ) :) :
top köfteler ve küp patatesler bir servis tabağına alınır üzerlerine kürdanlar batırılır ve ketçap gezdirilir ( bu arada mayonez sevmez tarko ketçap için de sağlıklı diyorlar ama araştırmak lazım )yanında tarkonun en sevdiği garnitür brokoli salatası ,kiraz domatesler ve yoğurt ile servis edilir.. Tarko kendine özel bir yemeği yemenin mutluluğuyla akşam yemeğini bitirir..denerseniz afiyet olsun efendim :)
TARKONUN TOP KÖFTESİ VE KÜP PATATESİ :
gerekli malzemeler: 3 adet orta boy patates( küp şeklinde doğranmış )
250 gr kıyma ( burada köftenin nasıl yapıldığını anlatmıycam klasik bildiğiniz köfte harcını hazırlayıp küçük toplar yapıyorsunuz )
buraya kadar bunun neresi tarkolu diyebilirsiniz ancak bunlar hazırlanırken bir sürü tarko talimatına uymanız gerekmekte :) "anne içine ne koydun" "annee acı olmasın""annee topların hepsini eşit büyüklükte yap" bunca uyarıyı dikkate alarak hazırladığınız köfteleri ve patatesleri yağlı kağıt serilmiş fırın tepsisiyle fırında pişirebileceğiniz gibi kızartabilirsiniz de :) biz bu akşam kızarttık tabi fırında daha sağlıklı olacaktır..
gelelim işin en eğlenceli kısmına servise : (zaten tarkonun da yemesini sağlayan anneayçanın bu servis kandırıkçılığı ) :) :
top köfteler ve küp patatesler bir servis tabağına alınır üzerlerine kürdanlar batırılır ve ketçap gezdirilir ( bu arada mayonez sevmez tarko ketçap için de sağlıklı diyorlar ama araştırmak lazım )yanında tarkonun en sevdiği garnitür brokoli salatası ,kiraz domatesler ve yoğurt ile servis edilir.. Tarko kendine özel bir yemeği yemenin mutluluğuyla akşam yemeğini bitirir..denerseniz afiyet olsun efendim :)
MERHABA
merhaba, blog dünyasına merhabayla başlayalım. Tarko ( Tarkan) benim 6 yaşındaki oğlumun kısaltma ismidir ki herkes öyle hitap eder.Tarko doğduğundan beri her anne gibi ben de maceralı bir hayata başladım.Hoş bu maceramız daha hamilelik aşamasında başlamıştı ya bunu daha sonra paylaşmak istiyorum.Tarkoyla hayatımızda olup bitenleri,büyüme aşamamızı ,neler yaşadığımızı eğlenceli ve hüzünlü anılarımızı facebook sayesinde paylaşıyorduk sevdiklerimizle ancak orada yazdıklarımızın kısa olması ve yaşadığımız maceraları kayıt altına alma isteği e tabi başka örnekleri de görünce beni blog yazmaya itti açıkçası :) Tarkomun olaylara yaşadıklarına verdiği tepkileri "tarko'dan inciler "adı altında facebook ta paylaşıyordum bir arkadaşımın bunları mutlaka kayıt etmelisin neden blog yazmıyorsun?? fikriyle ben de bu dünyaya daldım..facebook maceramıza buradan devam edelim dedim.umarım iyi etmişimdir..Tarkonun maceraları ve incileriyle buradan görüşmek üzere..şimdilik merhaba ve iyi akşamlar :)
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)