30 Haziran 2012 Cumartesi

Sıfır Üzerine Karalamalar

    En çok takip ettiğim, yazılarına üslubuna,deliliğine hasta olduğum bloglardan biri http://deli-anne.com/ bayılıyorum ona, kendimi buluyorum çoğu zaman...Yazmasaydım çıldıracaktım diyor ya, bende de durum bu..


  Son yazısından çok etkilendim   (http://deli-anne.com/ okumak isterseniz ) ben de,hayata sıfırdan başlamak ve sıfırın yaşamsal önemi ,matematiksel değersizliği üzerine bişeyler geçiriyordum tam aklımdan ki deli annemin yazısıyla karşılaştım...
 
 Matematiğim hiç bir zaman çok iyi olmadı okul zamanlarımda,lisede biraz açıldım( saatlerce çalışmanın sonucu olarak ) matematikten ziyade mantık daha çok cezbetmiştir beni..o zamandan sayılarla aram iyi değil ya bu hep böyle gidecekmiş nereden bilebilirdim ki.. hesap kitap meseleleri bana göre değil...ama bana göre herşeyin bir mantığı var ve o mantığı yakaladığımda herşeyi çözerim diyorum ama bazı şeyler çözülmüyor(muş)....

   Tarkomla yazlık günlerine başladık..henüz tatilci moduna geçebilmiş değiliz.. kafamda yığınla soru ve sorun var.. tilkiler bir rahat verse belki güneşin ve tatilin tadı çıkar (mı?)...Tabi bu benim için geçerli,Tarko çoktan adapte oldu bile sabah açıyor gözünü,kahvaltı ettiği gibi atıyor kendini
bisiklete ,sonra ver elini deniz,yemek ,içmek, gezmek durdurak yok.. hayat ona güzel olsun yeter ki..






 AnneAyça'ya gelince yazlığa gelişinin 3. gününde bazı arkadaşlarının dediği gibi "boş işler" peşinde.. bir temizlik telaşıdır aldı gitti beni..herşeyler elden geçti ..yıkandı,paklandı,silindi,ütülendi,
yerleştirildi..Takıntılı  mıyım?? evet ...Toz içinde yaşayamam.. çocuğumu da tozun içinde uyutamam bu da böyle biline..



      3. günün sonunda işleri bitirebilmenin haklı gururunu yaşıyorum...Evet madalya takacaklar ya bana! " yılın en hijyenik annesi!"... Çok istiyorum rahat bir kadın olmak, dağınıklığı,pisliği kafama takmamak,biraz geniş olmak ama elimde değil.. olamıyorum.. mesela her sene "bir daha bu kadar eşya getirmeyeceğim "diyorum ama nafile,gene 2 valiz 1çantayla geldik. "Çok temizlik yapmayacağım,kendimi yormayacağım,bir daha mı gelicem dünyaya" diyorum ama 3 gündür dezenfekte ediyorum herşeyi ..Kendimden sıkıldım artık.. eskiden ne kadar karalı bir insandım ben! ne oldu bana böyle anlamadım..İşte bu yüzden sıfırdan başlayasım var herşeye...Ama hayat ,bu şansı bir kere veriyor insana ve yanlışlık yaparsan silgi de kullandırtmıyor... karalasan,kara lekelerle dolu bir sayfan oluyor...
  

    Alıp başını, herhangi bir sebeple ,bambaşka bir yerde bambaşka hayatlar kurabilen insanlara özencim had safhada son günlerde.. geçmişin izleri oldukça ağırlık yapıyor üstümde hem maddi hem manevi.. hal böyleyken benden beklentisi olan insanlar da beklentilerini üst seviyede tutuyorlar...çözemediğim her şey eksi olarak ekleniyor hayat çeteleme ,eksilerle mücadele eden bir insanın sıfırı dilemesi durumundayım anlayacağınız..

  Sıfır; matematiksel değeri olmayan ,ancak hayatsal önemi oldukça fazla olan bir değer..milyonlarca sıfırım olsaydı eğer hiç şikayet etmezdim,önüne getireceğim bir "bir"im olurdu elbet...

  Eksileri ,eksikleri olanlar sıfırın değerini iyi bilirler.. herkesin en  değerlilerinden eksik kalmadığı günleri olsun.. hayatımın en büyük değeri Tarkomu alıp sıfırlarımla dolu bir hayal kuruyorum kendime.. kendime sevgilerle...

NOT:Son nokta karikatürü,biraz güleyim dedim:D ( olay budur :P)




 

27 Haziran 2012 Çarşamba

Takıldım kaldım :)

Canımm arkadaşım Şebomun takıntılarında mimlenmişim :)  Ahanda burda mimim http://oytunlahayat.blogspot.com/2012/06/mim-takntlar.html

Şimdi arkadaşım istedi bana da yazmak farz oldu :)
Takıntı mıdır, alışkanlık mı ,olmazsa olmaz mı adı her neyse artık; herkesin hayatında ufak tefek bundan mevcut :)

Gelelim benimkilere ;

Karşımda sakız çiğneyenlere uyuz olurum..Ciddiyetsizlik belirtisi.. Bu yüzden okula gelmiş bir polis memurunu uyarmışlığım da vardır..( karizma sıfır polis arkadaşta )

Beni yok sayanları anında yok sayarım affetmem.. hadi canım .sağdan sağdan ...

Karşımda özellikle de ben bişey anlatırken esneyen insanların ağzına ne bulursam tıkasım gelir.. anında buz gibi soğurum.. bu ne ya laf anlatıyoz burda!!

 Yamuk takıntım var eğer bir şeyin bence yamuk olması gerekiyorsa dekorasyon gereği mutlaka yamuk olmalı ama düz olacaksa o da hayatta yamulmaz.. yamuk insanlara da garezim var tek lafımla düzeltirim! te o ka :P

Balkon yıkama takıntım var! yaz geldiyse o balkon yıkanacak çamaşır asmam yoksa..

Organik temzlik takıntım var ve  organik deterjan :) elimden geldiğince kimyasaldan arınmış temizlik yaparım..

Çamaşır yıkama takıntım var bir giyileni bi daha giymem! giydirmem !!

Mopuma aşığım onsuz bir hayat ve temizlik düşünemem :D

Çamaşır asarken renk büyüklük ve kullanım sırasına göre asarım ayarı kaçmış bir takıntılıkla çamaşıların rengi ile mutlaka aynı renk mandal kullanmaya dikkat ederim ( manyak mıyım neyim ben yaw :D )

Yemek yaparken birinin bana müdahale etmesine uyuz olurum yanımda biri varken yemek yapamam :) bir de kimsenin mutfağına müdahale etmem kendiminkine de ettirmem ( istisnalar hariç onlar kendini biliyor ;) )

 Kesici delici aletlere gıcığım .. özellikle maket bıçağından nefret ederimmmm......

Hayvanları severim amaa bu eve taşındığımdan beri kedilerle aram hiç iyi değil.. balkonumda gezmiş olma ihtimalleri beni çıldırtıyor.. o balkon dezenfekte olmadan kullanılmıyor..

Umumi tuvalet takıntım var beğenmezsem girmem..

Ses takıntım var... sesini beğenmediğim insan feriştah olsa olamaz yani :)

Ayakkabı takıntım,takı takıntım, süs püs ,oje,koku,kıyafet,el ,ayaktakıntılarıma da başlayacak olursam bu yazı bitmezzzzzz... :D

Bu kadar takıntıya da takılıp kalmak da bir takıntı mıdır nedir?? Kimse mükemmel değil ,fazla zorlamamak lazım hayatı, takıntılara takılıp kalmamak lazım hani bir laf var ya ben de pek severim
                 
                                     "OLDUĞU KADAR,OLMADIĞI KADER"

NOT: takıntıyı da Kadere bağladım ya ben neymişim be abi aaaa!! :D








21 Haziran 2012 Perşembe

SOLSTİS



Bugün 21 Haziran yani gündönümü (soltis)..

Kuzey yarım küre için en uzun gündüz, en kısa gece...

Her yıl aynı tarihte yaşanır bu hiç değişmez..

Her 21 Haziranda aynı olayı kimbilir kaç kez yaşadı yaşlı dünya..

Hiç bıkmaz.. yörüngesinden hiç şaşmaz.. beşer şaşar dünya şaşmaz.. döner durur o elips şeklindeki yörüngesinde...

Hiç isyan etmez mi bu dünya?.. şikayet etmez mi yörüngesinden??.."sıkıldım artık dön dön nereye kadar kardeşim" demez mi??

Ben olsam kimseye faydam yok dönüp duruyorum bi aferin diyen yok batsın bu dünya derim isyan ederim valla :)

Dünya öyle mi gayet ciddi sorumluluklarının ve ağırlığının farkında kendine verilen hızı hiç şaşırmadan itiraz etmeden döner durur.. Kaderim böyle der kabullenir belki de.. beni de dünya yapanın vardır bir bildiği der..

Sıkıyorsa azıcık şaşır bakalım yörüngeyi neler oluyor!! Onca insanın sorumluluğunu taşımak kolay mı ?? isyan etmez dünya ağır abidir ;)

Dünyayı çok ciddi bir iş adamı olarak görüyorum. Bir kıyafeti olsa herhalde takım elbiseli elinde çantası,gözünde gözlüğü ile ciddi bir iş adamı olurdu..imajı böyle çizilmiş istesede şort giyemez, hadi bi dövme yaptırayım dese senin gibi ciddi bir dünyaya hiiç yakıştıramadık derler diye çekinir de yaptıramaz bence...

İyiki dünya değilim valla o kadar sorumluluğu kaldıramam ben!!dön dur bana göre değil durduğum yerde duramam..hep sıkıcı bir turda olmak da yorar beni, psikopat yapar:)  ben dünya olsam yörüngeye isyan ederim zaten, ondan dünya yapmamışlar beni..aman zaten dünya kadar kocaman olup da sıkıcı ama ciddi bir işim olacağına küçücük bir meteor olayım daha iyi :) Artık boşlukta nereye gidersen değişiklik var sürekli yeni yerler görme,heyecan var.. ama tabi riskli bir hayat ee herşeyin de bir bedeli var nereye çarpacağın belli olmaz ;) Ama risk almak iyidir her zaman...

Bugün düşündüm de her 21 haziran da ne yapacağını bilen bir dünya mı olmak daha iyi yoksa 2 saniye sonrasını bilemeyen bir meteormu??

dünya olmak kendini garantiye  almak olsa da ben yine de meteor olmayı tercih ederim boşlukta ;)

Ya siz???

17 Haziran 2012 Pazar

MASAL...

      




   Uzaklarda çook uzaklarda bir krallıkta çok mutlu bir çift yaşarmış... Birbirlerini çook sever sayarlarmış... birbirleri olmadan hayatın devam edemeyeceğini düşünürler ayrı kaldıklarında nefes alamadıklarını sanırlarmış..


     
      
        Bu mutlu çift ,mutlulukları sonsuz olsun diye birbirlerine bir hediye vermek istemişler..Hediye çook özel olmalıymış ve birbirlerinden izler taşımalıymış..değeri sonsuz olacak bir hediye olmalıymış ve hep onlarla olacak bir hediye olmalıymış...en sonunda kadın hayatta eşine verebileceği en güzel hediyenin bir evlat olduğunu düşünmüş... kadın hamile kalmış...bebeğini karnında büyütmüş sevgiyle,emekle..ikisi de çok heyecanlılarmış bebeklerinin sağlıkla dünyaya gelmesi için dua ediyorlarmış..eskiden sadece birbirlerini düşünen bu iki mutlu insan şimdi bebekleri için yaşamaya başlamışlar... hayat onlara en güzel armağanını hazırlıyormuş...

       Zaman geçmiş bebeğin doğum zamanı gelmiş çatmış... bebeği kucaklarına aldıklarında dünyanın en mutlu insanı olduklarını düşünmüşler,mutluluk gözyaşları dökmüşler..sağlıklı küçük bebekleri için şükretmişler.. birbirlerine verdikleri bu narin hediyeyi mutlulukla ,sevgiyle büyütmeye başlamışlar...kadın bebekle birlikte "anne" adam da "baba" olmuş..

   Birbirlerine verdikleri bu muhteşem hediye ile birlikte aslında hayattaki en büyük sorumluluğu da vermiş olmuşlar..bebeği büyütmek öyle kolay değilmiş ama ikisi de aldıkları annelik ve babalık sıfatının farkında olduklarından sevgiyle tüm zorlukları yenmişler...

    Baba ve anne olmaktan hiçbir zaman şikayet etmemişler.. kendilerinden önce bir varlığı düşünmenin sorumluluğuna erebilmişler.. hayat onlar için anne ve baba olmadan önce ve sonra olmak üzere ikiye ayrılmış..Masal bu ya onların yaşadığı krallıkta tüm mutlu çiftler birbirlerine böyle muhteşem hediyeler vererek sonsuz mutluluğu ve ölümsüzlüğü yakalarlarmış...Ölümsüzlüğün sırrı ise bu hediyeyi en iyi şekilde büyütmek ve anne babalığın hakkını vermekmiş...
  
      Bazı anne ve babalar bu sıfatların hakkını verememişler ve ölümlü olmuşlar.. Bazıları da evlatlarının kalbinde ve ruhunda sonsuza dek yaşamışlar...




 
    Aldıkları muhteşem hediyenin özellliğinin ve güzelliğinin farkında olan tüm babaların da evlatlarının kalbinde sonsuza dek yaşaması,masallarının gerçek olması dileğimle..gerçek babaların günü kutlu olsun..


  
  

11 Haziran 2012 Pazartesi

Yakalayabilene Aşkolsun...




Daha dün sanki bilinçli gülümsüyor beni tanıyor artık derken...

Ne zaman uzanıp bişey alacak,alkışlayacak,emekleyecek,katı gıdaya ne zaman geçmeliyim?? diye düşünürken..

Kreşe gitmeli diye düşünüp, ne kadar okul varsa gezip, oğluma layık anaokulu bulmak da ne zormuşş uff pufff yaparken...

Ve daha buraya yazsam sığdıramayacağım pek çok gelişmeyi,acabayı,soru işaretini,keşkeyi,iyiki yi geriye atmış ve Tarko için bir dönemi bitirip yepyeni bir döneme başlamış bulunuyoruz...

Bir anne için çok gurur verici bir tabloydu yaşadığımız..






Belki dışarıdan bakanlar diyecekler ki "amma da abartıyorsun alt tarafı anaokulundan mezun oldu gören de tıp fakültesini bitiyor sanacak"





















Kim ne derse desin oğlum tıp fakültesini de bitiriyor olsaydı ancak bu kadar duygulanırdım herhalde..

Küçücük savunmasız ve sadece size muhtaç bir varlığın,emekle, ilgiyle,mücadeleyle kendini bir birey olarak bir topluluğa ifade edebilmesinin haklı gururunu yaşıyordum oysa..

Sonra şükrediyordum,sağlıklı,ne istediğinin farkında olan,kendini ifade edebilen,sorumluluklarının bilincinde,topluluk karşısında verilen bir rolü layıkıyla yerine getiren bir küçük adam var karşımda :)



Tarko şimdi gerçekten okullu olacak Eylül ayında.. AnneAyçanın kafasında bir sürü soru işareti,güvensizlik ve acabayla birlikte..

Yeni eğitim sisteminin mağduru mu olacak yoksa bu bir kazanç mı olacak bekleyip göreceğiz.

.Bunlar bir yana ben hala inanamıyorum bu kep giyen küçük adam benim minik bebeğim mi ??

 Zaman ne kadar da çabuk geçiyor...  Yakalayabilene Aşkolsun..





3 Haziran 2012 Pazar

Mor renk zamanı!





Önce çocuklarınızı biz nasıl istersek öyle eğitmek zorundasınız dediler..bekleyelim bakalım ne
çıkacak bundan dedik!

Sonra seçmeli ders zorunluluğu dediler...seçmeli ders zorunlu mudur ki ? dedik!

Okul yaşını,şeklini,tarzını değiştiriyoruz dediler... abartıyorlar dedik !!

Biz en iyisini yaparız ,biliriz,düşünürüz dediler.. hadi canım dedik !

Çocuğunuz 66-72+ farketmez aynı sınıfta okuyacak dediler..olmaz dedik!

Okulda süt içilecek ki akıl küpü olunacak dediler.. içirmeyiz dedik!!

Fırsat eşitliği var okulda serbestlik olsun kıyafete karışılmayacak dediler... maddi durumu olmayanlar
ne olacak dedik !

Azınlık hakları var Tarih derslerinin konularını değiştiriyoruz dediler...Tarihçilere sordunuz mu??
dedik!

Çocuğumuzla ilgili herşeye karışıp değiştirdiler...engelleyemedik ama tepkisiz de kalmadık!

Sonra çocuğu doğurup doğuramayacağımız ve doğurma şeklimize de karışır hale geldiler...

Kadınların en özel duygularıyla anneliğiyle de oynamaya kalktılar...DUR BAKALIM ORDA
DEDİK!

Anneler durur mu ?? Durmaz!! Anneliği,kadınlığı,çocuğunun geleceği söz konusu olursa su uyur
anne uyumaz!!

Eğitim için 5buçukçokerken der! bedenime dokunamazsın der! Mor rengi giyer,süpürgesini de alır
gerekirse cadı olur bir anne evlat söz konusu olursa!!

Anneler endişeli,anneler sinirli,anneler güvenmiyor bugüne!!

Bundan önce de bu kadar da olmaz yapamazlar dediğimiz herşey yavaş yavaş hayatımıza girdi bile..
nasıl olduysa kabulleniverdik toplum olarak..ama bardağı taşıran damlalar var artık!

BEN MOR RENGİMİ GİYDİM SÜPÜRGEMİ DE ALDIM KADINLIĞIMI EZMEYE
ÇALIŞANLARI SÜPÜRMEK İÇİN!! SİZ NE DURUYORSUNUZ!

KADIKÖYDE BAĞIRAMADIYSAM BURADAN BAĞIRIYORUM:

"BENİM BEDENİM BENİM KARARIM!!"