27 Şubat 2013 Çarşamba

İyi ki yazmışım...







        Bundan tam bir yıl önce blog dünyasına "MERHABA" dedim. İyi ki de demişim! Hayatta yaptığım, yapmaktan pişman olmadığım ve hep yapacağım ender şeylerden biri blog yazmak.iyi ki yazmışım..


     Bir yıl nasıl da cabuk geçmiş 65 post yayınlamışım, hepsini okudum az önce...Yeniden gittim yazdığım günlere...Yaşantıları kayıt altına almak ve dönüp okuduğunda yeniden yaşamak çok güzel bir duygu...İyi ki yazmışım...

   Blog yazmak sadece yaşantıyı kayıt altına almak değil ,farklı yazıları okumak,düşünmek,yorumlamak ,yeni şeyler öğrenmek ve kaliteli bir anne olmak adına bana çok şey kattı.En güzeli de yeni arkadaşlar edindim ve hepsini çok sevdim.Onlara kendi tabirimce "annedaşım "dedim..İyi ki yazmışım...

   Yazılarımı sadece kendi bloğumda değil Blogum Dergisi nde de yayınlama fırsatı buldum.İyi ki yazmışım...

   Annelik bir kadının alacağı en güzel en yüce sıfat!Oğlumu engellere rağmen dünyaya getirip bu sıfatı alabilmek AnneAyça olabilmek için çok çaba sarfettim.İyi ki sabretmişim..İyi ki doğurmuşum...İyi ki yazmışım..


  İMZA : BİR OĞLAN ANASI ,BİR BLOG YAZARI, YAZMAKTAN USANMAYASICA
ANNEAYÇA :)

    

13 Şubat 2013 Çarşamba

Mevzu Bahis Aşksa..

                         

        MEVZU BAHİS AŞKSA...
         
              VE




       Aşkların en yücesi bende...





Aşkların en kırmızısı bende... 












Aşkların en "gül"en yüzü bende...          





Aşkların en doğalı bende...




Aşkların en şarabı bende... 




Aşkların en Bozcadası bende... 







Aşkların en utangaç gelinciği bende.. 





 Aşkların en Ortaçgili bende... 






   Aşkların en güzel nefesi bende...







 
Aşkların en sensiz olmazı bende...
            





 Aşkların en güzeli bende...





 


Aşkların en el yazması bende...


İSE

GERİSİ TEFERRUATTIR...


İMZA:Bir günü materyalistlere bırakıp, 364 günde en sevdikleriyle aşk olan AnneAyça...



7 Şubat 2013 Perşembe

TEBDİL-İ MEKANDA FERAHLIK VARDIR

 
 
               

                    Çocuk büyütmek zor zanaat..

         Tarko büyütmek daha da zor zanaat!Şikayet etmek için demiyorum, kolay bir çocuk değil Tarko! Zaten zor doğdu ama büyütürken de zorladı beni...uyku problem,yemek problem hele diş çıkarmak apayrı problem...Kreşe alışamadı bir yıl ağladı neredeyse..uğraş , didin , oku, dinle ,uzmana danış,yöntem dene yok yok olmadı...

       İşe başladım peşimden ağladı her gün ,yaka paça attım kendimi evden dışarı.Hastalandı ben olmazsam ilaç içmedi kimseden ,okuldan ilaç içirmeye geldim koşa koşa...Hepsi zamanla geçti, evet herşeyin bir zamanı var en iyisi kabullenmek dedim ve çocuğu kendi haline bıraktım.

       En büyük problem yemek yemesi ve uyku ! kendi yemek yemez, kendi uyumaz bir çocuk(tu) Tarko! ne zamana kadar yeni eve taşınıp yeni yaşını kutlayana kadar.Peki bu çocuk neden kendisi yemek yemiyordu! Anneye sormazlar mı adam 7 yaşına gelmiş hala sen mi yediriyorsun? Diye! Ben olsam sorarım! Anane babanne elinde büyümüş bir çocuk Tarko, ilk 3 yıl hep tv karşısında beslendi.Zaten iştahsız bir çocuktu, yemek yedirmek için dede ve babaannenin bir takla atmadıkları kalıyordu ki onu da yapmış olabilirler ben yokken :) Ben okuldayken Babaanne dede ikilisi Tarkoya bakıyorlardı dedim ya ,işte edinmesi gereken pek çok alışkanlığı bu dönemde edinemedi maalesef Tarkan.sabah kahvaltısı, ara öğün ve öğle yemeğini onlar yediriyorlardı. Ben ne yapsam geldiğimde kendi kendine yemek yediremedim pes ettim! Bakıcınızı uyarabilirsiniz ama babaanne dedeyi uyaramıyorsunuz, bir sürü sorun çıkıyor ki amacım burada bunları anlatmak değil keza bütün anneler az buçuk tahmin ediyordur yaşadığımı! Okuldan aradığımda hep "hiç ağlatmadık Tarkanı " diyorlardı varın siz düşünün gerisini!Sabah uyandığı andan başlayarak  öğle uykusuna yatana kadar her istediği yapılan bir çocuk, ikindi vakti uyandığında anne kurallarına karşı gelmek için de elinden geleni yapıyordu normal olarak!Zamanında alamadığı eğitim yüzünden okulda yemek yemede problem yaşadı, hep geç kaldı, tabağı bitmeden yemek vakti bitti ve aç kaldı :( Sonra anane çıktı sahneye o da benzer şeyler yaptı "bırak kendi yesin" dedikçe" aman şimdi 1 saatte yer yediriverelim bitsin gitsin, Tarkoyu önden doyurayım ben tv karşısında yiyiversin !" vb cümlelerle çocuğumu sofrada ellerini kullanamayan, yemek yeme engelli biri haline getiriverdik elbirlik :(

         Gelelim uykuya! bendeniz uykuya aşık biriyim amma velakin benden çıkma Tarko öyle değil ! Bin türlü yöntem uyguladım yok ! En moderninden en ilkeline kadar uygulanan yöntemler geri tepti ! Bazen sinir krizi bile geçirdim bu çocuk uyumuyor diye! 3 saat uyutmaya çalıştığım ancak 45 dakika uyuduğu günleri bilirim, kabus gibi! Gece uyumak bilmez, sabahın köründe hortlar! uyutmak için 2 saat arabayla şehir turu attığımız doğrudur.İlk bir ay kendi kendine emerken uyudu, sonraları salıncakta sallamadan ninni cd leri açmaya oradan klasik,caz,soul,arabesk,rap yerli yabancı tüm  müzikleri dinletmeye kadar her yolu denedim. gülmeyin çok ciddiyim :) kucakta sallama metodu 1 saat kadar sürse de en istiktarlı metod oldu!Tracy abla metodu Tarkoya sökmedi :(  Mahallenin en uykusuz cırlak bebeği oldu ! Bir de alışkanlığı var! 3 günlükken başladı, yeminle 3 günlükken başladı! Dudak tutarak uyunur mu ? Uyunur ! Kimin çocuğunu kınadıysam başıma geldi ,vallaha geldi :) Emzirirken daha hastaneden geldiğimiz ilk gün o minicik parmağını dudağıma uzattı, ben de hep öptüm kıyamadım, o da alıştı :) sonuç : 7 yaşına gelmiş eller dana kadar parmaklar dolma kadar olmuş hala uyurken anasının dudağını isteyen bir çocuk ! vay annedaş ! Çocuğuna kendi kendine yemek yemesini ve uyumasını öğretemiyorsan ne işe yararsın sen AnneAyça !

     Bundan bir kaç hafta önce aldım karşıma koca adam gibi konuştum benim küçük adamla ! Anlaşmamı yaptım ! 7 yaş bitip 8 yaşa girildiğinde yemekleri kendisi yiyecek! Dudak tutmadan uyuyacak! "Tamam " dedi " ama çok istersem azıcık dudağını tutabilirmiyim annee" konuşmaya başladığında kurduğu ilk cümle" anne dudak" olan bir çocuk için zor bir durum, ancak ben bana bağımlı bir çocuk istemiyorum ! "hayır " dedim " bebeklik bitti 8 yaşa giriyorsun abi olma yaşı "

    Bu arada bizim hayatımızda büyük bir değişiklik oldu ! Evimizi değiştirdik ve Tarkonun yatağı da yeni evde yenilendi ! Çok istediği ranza şeklinde altı çalışma masası olan yatağa kavuştu ! Doğum günü de aynı zamanlara denk geldi ! Bu yatakla birlikte Tarko eve gelir gelmez daha ilk gece kendisi uyudu! Beklediğimden daha kolay oldu herşey !Ertesi sabah kahvaltısını kendisi yaptı ve anlaşma konuşmamızı mevzu dahi etmedi :)

    Biraz geç oldu ama Tarko uyku ve yemek konusundaki leveli sağlam atladı! Çok mutluyum ,bu ev bize her açıdan iyi geldi :))

    Herşeyin bir zamanı var, Tarko kendine has bir çocuk ve onu başkalarıyla değil kendisiyle kıyaslamalı, böyle düşündüğümden beri daha huzurluyum..Yeni ev ,yeni hayat yeni alışkanlıklarla başladı.Eee ne demişler "tebdil-i mekanda ferahlık vardır "


İmza : Tebdil-i mekanda ferahlık bulan AnneAyça :)


 

     

 

2 Şubat 2013 Cumartesi

Oğluma ve Aşka...









Bu ay Blogum Dergisi AŞK teması ile yayında...


Benim de aşka dair söyleyeceklerim var dedim hayatımın en büyük ve sözde imkansız aşkını anlattım...

İmkansız diye bir şey yoktur yaşanması  gereken yaşanıyor. ..

Kaderden kaçmak yerine bazen farkında olmadan kendi kaderimizi yazarız...

Ben de kaçmadım yazdım...

Okumak isterseniz Blogum Dergisi Şubat Sayısı



İmza:Aşka aşkla bağlı AnneAyça

1 Şubat 2013 Cuma

Bugün Bizim Doğum Günümüz


 

    02.02.2006 Miladımdır!
   Perşembe sabah saat 09:50'de anne oldum ben!
  Bir kadının hayatta sahip olacağı en güzel sıfata sahip oldum!
  AnneAyça oldum, olamazsın diyenlere inat!

 Tam 7 yıl önce bugün Destan Tarkan ile birlikte bir de anne doğdu! O günden beri doğum günüm oğlumun kollarıma geldiği gündür!


         


Canım yavrum seninle mücadeleyle, emekle bir yılı daha geride bırakıyoruz! Sen benim bu hayatta tutunacak en güçlü dalımsın! Gururumsun...Tüm çabam seni mutlu edebilmek için. ..her şartta her durumda küçük mutluluklara sarıl diye...onlar olmadan büyüklerin kıymeti bilinmez diye...
Her gece uyumadan birbirimize söylediğimiz o güzel sözlerle geçsin hep ömrün! Hep huzur ve mutluluk seninle olsun...

Canım, cansuyum, dünyam, yaşam kaynağım, iyi ki geldin hayatıma meleğim... Ya seni bulamasaydım...


İmza: oğlunun doğumuyla yeniden doğmuş bir kadın:anneayça...