31 Mayıs 2012 Perşembe

MİDE BULANTISI!!





    Günlerdir anlattığım derslerden midem bulanarak çıkıyorum!! koskoca bir yalancıyım ben!!

    karşımdakiler de anlattıklarıma inanmayan 14 yaşındaki 8. sınıf öğrencileri,bir işleyişe bir
anlattıklarıma bakıyorlar, şaşkınlar,soruyorlar,yorum yapıyorlar,eleştiriyorlar....HAKLILAR!!
henüz hakları varken sorgulamaya,haklarını kullanıyorlar..


Vatandaşlık ve Demokrasi Eğitimi Dersi sınavını olması gerekenin tam tersi klasik yazılı olarak
yaptım, soru:" günümüzde çocuk hakları ve kadın hakları ile ilgili düşüncelerinizi açıklayan bir yazı yazınız"

Bir bilseniz ne yorumlar yazıldı kağıtlara ...

Önce boş kağıtla karşılaşınca şaşırdılar..

Sonra ciddiyetle düşündüler ve yazdılar...


Beni en çok etkileyen bir öğrencimin yazdığı şu söz oldu " çocuklar ekmeğini taştan değil masadan

çıkarmak için eğitilmeli,yetiştirilmeli!"

14 yaşında bir beyin bunu düşünebiliyorsa, düşünemeyenler için diyecek bir sözümüz var mı ??
Çocuk işçilerden,kız çocuklarının eğitim hakkından tam olarak yararlanamadığından bahsederken
dökülüyordu bu söz kaleminden...Tüm çocuklar aynı eğitim hakkına sahip olmalı diyordu çoğu
öğrencim,fırsat eşitliğinin olmadığı vurgulanıyordu..

Benim 14 yaşındaki öğrencime fikri sorulduğunda yorum yapabiliyorken; eğitim sistemi,  yeni nesil
sınav sistemleriyle dşünümeyen beyinler yetiştirmeyi hedefliyor resmen!! testler,doğru
yanlışlar,eşleştirmeler yorum gücünden yoksun bireyler yetiştirmeyi hedefliyor!!Maalesef
öğretmenler de bu çarka dişli yapılmaya çalışılıyor..


  Hal böyleyken eğitim adına ciddi adımlar yarımyamalak atılıyor ülkemde ve beceriksiz eller
küçücük beyinlere ket vurmaya çalışıyor!! 5.5 yaşında okula alınacak körpe beyinler fırsat eşitliği!
adı  altında kendinden aylarca büyüklerle aynı şartlarda aynı eğitimi almaya zorlanıyor!!

Fırsat eşitliğinin kimliği böyle değiştirilirken bir de serbest kıyafet uygulaması getiriyor zengin
ülkem,eşit halkının eşit çocuklarına!!

Fırsat eşitliğini öğrencilerine " aynı şartlarda olan ülke vatandaşlarının ,aynı haktan eşit olarak
yararlanabilmesi"olarak öğreten Ayça Öğretmen yalancı mı oluyor? ,kendisiyle mi çelişiyor??,midesi
neden bulanıyor?? siz düşünün artık !!

Sizin de mideniz bulanıyorsa zaman zaman yapabileceğiniz şeyler olduğunu unutmayın mesela bir

imza atın http://imzakampanyam.com/ilkokul-icin-5bucuk-cok-erken-2-imza-kampanyasi

21 Mayıs 2012 Pazartesi

ALTIN ÇOK MU DEĞERLİ ANNE??




anneayça


            Tarkomun çok sevdiği ( ! ) sınıf arkadaşlarından D-U-R-U' nun doğum günü partisi var önümüzde ki pazar günü :) neden D-U-R-U diye harfleri yazdım hemen açıklayayım..Tarko büyük harfleri birleştirerek okuma yazmayı kendince çözmeye başladı :) herşeyi harflerini söyleyerek yazmaya çalışıyor ,bilemediklerini de soruyor..İzmir'e gittiğimizde arkadaşım ona "DURU " yazabilmesi için D-U-R-U
harflerini yanyana koymasını söyledi  bizimki de diline doladı D-U-R-U  :)

 

       

       Gelelim esas meseleye :) Duru'ya doğum günü hediyesi almamız gerek !! :) Tarko'ya sordum "ne alalım annecim??" "altın alalım anne! altından bişey"
İlk defa altın kelimesini duydum Tarko'dan, çok şaşırmıştım açıkçası..ekledi arkasından "Altın çok mu değerli annee?? çok değerli bişey olsun!" mesaj gayet açık ve net aslında "ben Duru'ya çok değer veriyorum aldığım hediye de çok değerli olmalı"

   
  Sevginin maddi karşılığının olamayacağını nasıl anlatabilirdim ki 7 yaşında bir çocuğa...Ya da ben mi yanlış düşünüyorum herşeyin mutlaka maddi bir karşılığı olmalı mı ?? Sevgi,arkadaşlık,huzur,mutluluk,gülümseme,aşk ,dostluk,sadakat ne ile ölçülebilir ki!!

     Böyle düşünürken şu hikaye geldi aklıma :

Küçük kız hüzünlü bir yabancı ya gülümsedi.Bu gülümseme adamın kendisini daha iyi hissetmesine sebep oldu. Bu hava içinde yakın geçmişte kendisine yardım eden bir dosta teşekkür etmediğini hatırladı.

Hemen bir not yazdı, yolladı. Arkadaşı bu teşekkürden o kadar keyiflendi ki, her öğlen yemek yediği lokantada garson kıza yüklü bir bahşiş bıraktı.

Garson kız ilk defa böyle bir bahşiş alıyordu. Aksam eve giderken, kazandığı paranın bir parçasını her zaman köşe basında oturan fakir adamın şapkasına bıraktı.

Fakir adam öyle ama öyle minnettar oldu ki. İki gündür boğazından aşağı lokma geçmemişti. Karnını ilk defa doyurduktan sonra, bir apartman bodrumundaki tek odasının yolunu ıslık çalarak tuttu. Öyle neşeliydi ki, bir saçak altında titresen köpek yavrusunu görünce, kucağına alıverdi.

Küçük köpek gecenin soğuğundan kurtulduğu için mutluydu. Sıcak odada sabaha kadar koşuşturdu. Gece yarısından sonra apartmanı dumanlar sardı. Bir yangın başlıyordu. Dumanı koklayan köpek öyle
bir havlamaya başladı ki, önce fakir adam uyandı, sonra bütün apartman halkı.

Anneler, babalar dumandan boğulmak üzere olan yavrularını kucaklayıp, ölümden kurtardılar. Bütün bunların hepsi, beş kuruşluk bile maliyeti olmayan bir tebessümün sonucuydu.


   Gülümsemeyi,merhabayı,günaydını,dostluğu,sevgiyi,aşkı,masumiyeti,samimiyeti maddi her değerden üstün tutabilmek herkese göre değil maalesef günümüzde...böyle insanların artması dileğiyle..gerçek değerle, sevgiyle kalın.....

14 Mayıs 2012 Pazartesi

KİTAP KUMBARAM







      Sizin evde kaç kumbara var??  Bizimkinde tam 4 tane :)  Hepsi de Tarkomun çeşitli amaçlar için kullandığı kumbaraları :)  bunlardan bitanesi de okullarda yayınevlerinin ortak hazırladığı bir kampanya olan "Kitap Kumbaram " kampanyasının kumbarası.

       Kumbaralar dağıtıldıktan bir süre sonra yayınevleri stand kurarak öğrencilerin kumbaralarında biriktirdikleri para ile istedikleri kitabı alma olanağı sağladılar.Kitap okuma alışkanlığını geliştirmek adına çok güzel bir kampanya,  bu kampanyaya emek veren herkesi kutluyorum.

     Tarko bir hevesle biriktirdi paralarını, diğer kumbaraları ihmal etti ve sadece kitap kumbarasına çalıştı :) Gittiği heryere götürdü " bu benim kitap kumbaram para biriktiriyorum kitap alıcam " dedikçe bütün akrabalar seferber oldu Tarko nun kumbarasına :)

    Veeeee beklenen gün gelip çattıı ... bir telaşla alıp gitti bizim Tarko kumbarasını. Kitap aşığı bir anne olarak oğlumun bu kadar hevesli olması beni çok mutlu etti :)
  

 




Tarkomun epey parası birikmiş tebrik ettiler çok gururlandı küçük adamım :)) İngilizce eğitim eti almaya karar vermiştik ..tamam itiraf etmeliyim ki ben yönlendirdim Tarkoyu :) e o kadarcık da olsun canımmm :))





13 Mayıs 2012 Pazar

süper anneler süper çocuklar :)

    
       Her anne çocuğu için "süperanne", Her çocuk da annesi için "süperçocuk" tur! ;)



 
       Hiçbirimiz süper değiliz aslında, hepimiz kendimize özeliz  çocuklarımız , anneliğimiz , hayatı algılayışımız farklı ancak bu farklılıklar hayatımıza bir tecrübeler bütünü olarak yansıyor teknoloji sayesinde ;)

        Yolu annelikten geçen  ve annelik macerasını paylaşan annelerle  yolumuz bir yerde kesişir elbet diyordum ki karşıma http://blogger-anneler.blogspot.com/ çıktı.
  
        Bu fikrin yaratıcısı Ülkü hanımı  tebrik ediyor, sevgilerimi sunuyorum..
  

     Siz de farklı annelerle ve farklı annelik maceralarıyla tanışmak isterseniz beklerizz  :)


 









12 Mayıs 2012 Cumartesi

BUGÜN BENİM GÜNÜM DEĞİL !! :)

     



      Hayatta bir kadının başına gelebilecek en güzel şeydir annelik! Bir canın içinizde kanınızla, canınızla, duygularınızla büyüdüğünü bilmek ve yaşamın sırrına erebilmek, bir mucizeye şahitlik etmektir annelik!

      Bir bebeği olacağını öğrendiğinde hayattaki en doğal misyonu yerine getirecek olmanın gururunu taşır her kadın! Annelik her dişi canlıya verilmiş bir hak olsa da insan,yavrusuyla arasında duygusal bağ kurabilen ve annesine en çok muhtaç olan canlı..Doğaya bir bakın hangi yavru insan yavrusu kadar emekle büyüyor!! Sadece Anne kişisi bir ömrü, emek vererek geçiriyorsa,doğum yaptığı gün hayatında bir milatsa, neden ona özel sadece bir gün var!!

    Anneler gününün özel bir tarihçesi var herkes  bilir , bilmeyenler buradan öğrenebilir.http://tr.wikipedia.org/wiki/Anneler_G%C3%BCn%C3%BC .Oysa günümüzde "ANNELER GÜNÜ" tamamen ticari bir hedef haline getirilmiş durumda ,tıpkı diğer özel günler gibi!! Bugün benim anne günüm değil !!  Çok üzgünüm ticari fırsatçılar anneliğim üzerinden kazanç sağlayamayacaksınız!! Günlerdir reklamları izliyoruz anneler günü yaklaşıyor annenize ne aldınız!! Benim anne günüm Tarkomu dünyaya getirdiğim gün! Hayatın anlamını tattığım,oğlumla beraber yeniden doğduğum gün! benim için hayatın başlangıcı! MİLADIM! Yaşamım Tarkodan Önce Tarkodan Sonra olmak üzere iki kısım :) Ben her anne arkadaşımın anneler gününü de evladını doğurduğu gün kutlarım! "Anne olduğun gün kutlu olsun canım arkadaşım" derim!


   
        Hediye dediğiniz de nedir ki?? Benim çocuğum doğmayı seçmedi, onu doğurmayı seçen benim, kendime hayatta hediye ettiğim en güzel şey bir evlat! " ben sana gecelerce emek verdim, uyumadım,başında bekledim,yemedim yedirdim,giymedim giydirdim" Hadi ordan bunu söyleyen arkadaş! Sen bunu göze almadıysan ne yapmaya anne oldun ! Annelik  fedakarlıktır ve insan bu olumsuzlukları göze alıyorsa anneliği seçmelidir..

    Bir de yaşlanınca kendisine bakıcı büyütenler var!Yaşlanınca, ben sana nasıl baktıysam sen de bana bakacaksın! Nasıl bir alışveriştir bu??! Çocuğun olmasaydı ne yapacaktın! Ben çocuk doğurduktan sonra o çocuk üzerinden beklentiye giren annelerden değilim! Biliyorum şimdi bana bazıları kızacak, ama kusura bakmasın kimse biz kendi isteğimizle çocuk dünyaya getiriyoruz o doğmayı seçmiyor ! savunmasız, sana muhtaç bir bebeği besledin, başında bekledin diye bunu onun başına kakmaya ne hakkın var?? sorarım sana!! Üstelik sadece o çocuğu doğurduğu için onun annesi olduğunu ve annesi olduğundan dolayı da onu kendi malı gibi görenler var ki içler acısı! Sadece doğuran mıdır anne kişisi?? Anne olmak bir fedakarlık ve sorumluluksa,bir canlıyı kendinden çok düşünmekse,kendi hayatının önüne bir başka canlının hayatını koyabilmekse,onu öncelik yapmaksa, sadece doğurmak değildir olay!! Bir çocuğu doğurmadığı halde her türlü fedakarlığı yapıp büyüten,emek veren "ANNE" değil midir?? Ya da annesi olmayan bir çocuğa annesinin yokluğunu hiç hissettirmeyen ,hayatını ona adayan bir başka kadın ya da babalar,dedeler ,ananeler ,  babaanneler de "ANNE" olmuyorlar mı ??

         Anneler sadece bir gün de değil her gün sevgiyle kucaklanmalı, çocuklar bu şekilde büyütülmeli..anneler gününde bana ıvır zıvır bişeyler alsın diye çocuk doğurduğumu hiç sanmıyorum..böyle düşünenleri de şiddetle kınıyorum!
     
           Bir insan yavrusuna vicdanla,saygıyla,sevgiyle emek veren herkesin anneler gününü de kutlarken Tarkomun benim için seslendirdiği bu şarkıyı da anneliği haketmiş tüm insanlara armağan ediyorum :)



     
               




  

   

6 Mayıs 2012 Pazar

Sonsuzluğa Selam Olsun !

    




       Umutsuz yaşanır mı? Bir nefes almadan bir de umut etmeden yaşayamaz ölür insan...nefes almak bedenimizi, umut etmek ruhumuzu besler aslında...Sadece yemek yiyip,uyuyarak amaçsız yaşasaydık hayvanlardan bir farkımız kalmazdı heralde..insan olmanın en güzel yanlarından biri hayal kurmak, umut etmek bence..
      İnsanoğlu tarih boyunca hayallerini,umularını bir şekilde gerçekleştirmek için inançları,gelenekleri,görenekleri ve adetleri ortaya çıkarmış aslında...ettiğimiz her duada ,yaptığımız her ibadette, gelenek adı altında yaptığımız her faaliyette geleceğe dair bir umut besliyor ve diliyoruz.

    Bu geleneklerden bir tanesi ve beni en çok etkileyen de hıdırellez...Herkes başka türlü bir faaliyetle dileklerinin olmasını ister..kimisi kağıda yazıp denize atar dileklerini,kimisi gül ağacının dalına asar,kimisi kırmızı keseler yapar bereket diler,kimisi yazar,senmboller çizer..5 mayısı 6 mayısa bağlayan gecede buluşan Hızır ve ilyasın bu dilekleri göreceği ve onların senede bir kez buluşmaları hatırına bizim dileklerimizin de yerine geleceğine inanırız..bu tamamen Orta Asya'dan gelme bir gelenek ve Anadoluda bunu yaşatanlarda    Türkmenler olmuştur..
 
     Hızırla İlyasın buluşmasını Yaşar Kemal Binboğalar Efsanesi adlı kitabında şöyle anlatır "Hızır’la İlyas’ın el ele tutuştuğu, yıldızların gökte birleştiği an dünyada her şey durur. Dünya bir an için ölür. Sonra her şey birden uyanır. Dehşet bir yaşam patlar. İşte bu gece sabaha kadar insanlar birleşen yıldızları görmek için tepelere, dağ başlarına çıkarlar. Kim ki gökyüzünde yıldızların birleştiğini görür o anda ne isterse olur"

  Bu inanış aslında günümüzde kuantum olumlama ya da pozititf olumlama yapmak adını verdiğimiz ,evrenin isteklere cevap vereceği fikri ile çok fazla örtüşmekte..altında yatan tek gerçek iyilik güzellik isteyelim, çağıralım ,dileyelim ve olsun;)

 


      Ben her yıl Hıdırellezde mutlaka temizlik yaparım,kötü düşünce ve pisliklerden arınmayı sembolize ediyor ve mutlaka balkona kırmızı kesemi koyarım içinde bereketi sembolize eden şeker,pirinç,bulgur var ve biraz da bozuk para :) sağlık mutluluk huzur dileklerimi de bir kağıda yazıp bereket narımın içine koydum ( nar da bir Türkmen geleneğidir) oğlum ve kendim için dileklerimi sembolize eden küçük eşyalar da koydum..mutlaka gece yatmadan duş almak ve temiz kıyafetlerle uyumak da hıdırellez de kötü düşüncelerden arınmayı sembolize ediyor.. Baharda yeniden canlanan doğaya insanoğlu olarak eşlik ediyoruz bu gecede,..Benim hıdıreelez faaliyetlerim bunlar ,herkes farklı şekillerde gerçekleştirse de dilekler hep iyilikten,güzellikten pozitiflikten yana olur bu gecede ve bu düşünceler arttıkça evrende, bize yine iyilik güzellik olarak geri döner...

   5 mayısı 6 mayısa bağlayan gece ne tesadüftür ki 3 fidanın darağacında buluşup soldurulduğu gecedir.Hızırla İlyas gökyüzünde buluşup insanların kardeşlik,eşitlik ve mutluluk içinde yaşadığı bir dünya dileklerini gerçekleştirmeye çalışırken, bunu geleneklerine yüzyıllar önce eklemiş bir toplumun,yeryüzünde aynı amaç için mücadele eden etten kemikten yürekli vatansever insanlarıı ,gençleri insafsızca yoketmelerini tarih ve evren affetmeyecektir...Deniz,Yusuf ve Hüseyin ve onlar gibi nicelerinin gülleri hiç solmayacaktır..Bedenler ölür düşünceler sonsuzdur...

     Her hıdırellez de olduğu gibi bu hıdırellezde de "sonsuzluğa selam olsun" dedim içimden balkonda...SONSUZLUĞA SELAM OLSUN....