24 Eylül 2012 Pazartesi

Hafta Sonu Mağduru :)



             
 
              Hafta sonumuz hem çok hareketli hem de çok maceralı  geçti. Yaşadıklarımızı bloğa yazıp yazmama konusunda tereddütlerim vardı keza Tarkomun büyümüş hâli yazacaklarından dolayı bana oldukça kızabilirdi. Düşündüm taşındım bütün riskleri göze alarak bu çok komik macerayı yazmayı göze aldım ( sakın bana kızma emi Tarkomun büyümüş hâli )

            Cumartesi sabahı kızkıza ve çocuklarla Pamukçu Akpınar 'a kahvaltıya gitmeye karar verdik . Başımıza geleceklerden habersiz şarkılı türkülü bir araba yolculuğundan sonra yeşillikli , derelikli ,ferah ,havadar mekanımıza ulaştık. Serpme kahvaltı siparişimizi verdik.Semaverde çayımızı istedik. Anneayçada keyifler yerinde . Oh miss:)

         




        

                Kahvaltı ve çay faslı bitince mekan olarak beğendiğimiz ancak servis konusunda benden geçer not alamayan tesisimiz de çocukların ısrarı ile biraz daha kaldık. Kalmaz olaydık :) Cumartesi olmasına rağmen oldukça sakindi bu nedenle çocuklar da özgürce oyun oynuyorlardı. Hemen yanımızdaki masada oturan ailenin 3 yaşlarındaki cincan oğlu dışında taşkınlık yapan da yoktu. Ufaklık çok sevimli ve bir o kadar da hareketli, anne baba zor zaptediyordu kuzuyu :) yaşına başına bakmadan bizimkilerle oynamak istiyor ancak beceremiyordu.Bir anda nasıl olduysa Tarko kaydıraktan  kayarken ayakkabısı ayağından fırladı küçük yaramaz da kaşla göz arasında ayakkabıyı alıp dereye atmasın mı?? :) Anneayça gayet rahat çayını yudumlarken yabancı bir kadının elinde oğlunun ıslak ayakkabısını görünce çok şaşırdı. Kadıncağız oldukça mahçup bir şekilde özür diledi ve Tarkoma yeni bir ayakkabı almayı teklif etti.Gülümseyerek " çocuk onlar olur böyle şeyler güneşe koyarız kurur lütfen dert etmeyin" diyerek genç anneyi rahatlattım.Tarkonun tepkisinden korksam da yapacak birşey yoktu olan olmuştu. Tarko dert etmedi hatta çimlerde çorapla koşmanın keyfini çıkardı hatta arada çamurlara basarak " kirlenmek güzeldir dini anne" diye bağırdı :) bir süre sonra ıslak çimler beni huzursuz etti, en azından bir terlik bulurum umuduyla arabaya atladığımız gibi köye gittik arkadaşımla.. Amma velakin koskoca! köyde bir çocuk terliği bulamadık... 3 tane küçük bakkal ve bir tuhafiye vardı meydanda ama terlik yok! E ne yapacağız? Derken karşıda bir bakkalda mavi terlikler olan bir poşet gördük! Normalde suratına bakmayacağım terliğe nimet bulmuş gibi koştum yeminle :) ama bir sorunumuz var! Bütün malzemeleri dışarda olmasına rağmen bakkal kapalı! Anneayça o terliği alacak ! Bakkal amcam gitmiş ama işi de garantiye almış telefonunu kapıya asmış :) yurdum insanı çok komik! Bakkal komik müşteri daha da komik  ! Terliğin en küçük numarası 36 ama alacağız başka yolu yok... Parayı da bir notla beraber dondurma dolabının üstüne koydum, üzerine de bir patates koydum uçma riski sıfır :) notta ne mi yazıyor? " bakkal amca , mavi terliklerin 36 numarasını aldım umarım bıraktığım para yeterlidir değilse de hakkını helal et, hayırlı işler" :)
 

         
           Macera burada bitmiyor ki! Mekana gittiğimiz de Tarko normal olarak terliklere burun kıvırdı
 " bunlar bana büyük" " kız terliği işte hem gülüyorsunuz bana, giymicem işte" diyerek tepkisini verdi amma bir süre sonra ayaklar üşüyünce mecburen giydi :) hatta bir ara ayağındaki terlikleri unuttu bile... orada fazla kişi de yok ayrıca oradan eve geçeriz diye düşündüğümden ben de dert etmedim hem çocuk o canım aaaa :)   ama köydeki plan alışveriş merkezine uymadı :)  Ayağındaki koca terlikleri unutan Tarko arkadaşlarının avm ye gideceğini duyunca normal olarak o da gitmek istedi. E napicizzzz şimdiiii :) yapacak bişey yok gittik! Ama ne gitmek ! Görenler eminim " kadına bak kendi giyinmiş süslenmiş çocuğuna bir ayakkabı almamış" demişlerdir :) çocuğumu öyle gezdireceğimi mi sandınız?! İstikamet ayakkabıcı marş marş :) ayakkabıcıdaki kızın suratını hiç unutmayacağım :)
 " abla ne iş bu çocuk" bakışı ile bakarken iki cümle ile aydınlattım satıcı arkadaşı :) yeni ayakkabıları aldık ve rahatladık :)

              Bu Cumartesi çok güldük çok eğlendik! Anne olmak maceraperest hayata her an hazırlıklı olmak demek! Bir kez daha anladım! :)

 İmza : Cumartesi mağduru Tarko'nun maceraperest annesi Anneayça  ;)

19 Eylül 2012 Çarşamba

Şimdi okullu olduk! Sınıfları doldurduk!



            Endişelerle,soru işaretleriyle,eksiliklerle,acabalarla,2012-2013 Eğitim Öğretim Yılı başladı.
Umarım bir hevesle başlayan çocuklarımız için herşey yolunda gider.4+4+4 Eğitim Sistemine geçişle birlikte okullarda hem fiziksel hem de eğitimsel bir takım sorunlar yaşanmakta hala ,ancak bilinçli idareciler ve öğretmenler sayesinde aşılabilir belki bu sorunlar.

            Benim çalıştığım okul da fiziksel yetersizliği nedeniyle sorunlar yaşayan bir okulken idareciler ve öğretmenlerin işbirliği ve özverileri ile yeni eğitim sistemine en az zaiyatla geçmeye çalıştı bu yıl.Sınıf sayımız yetersizken her noktayı kullanmaya çalıştık ve geçen yıl sonu aldığımız önlemlerle bu yıl 2 sınıf kazanarak başladık eğiitim öğretime. Bu sınıflardan birini, öğretmen odamızı feda ederek kazandık ve o parkeli güzel odayı 66-72 ay arası 20 miniğimize hediye ettik. Bir diğer sınıfı ise laboratuarı aşağıda bulunan toplantı salonuna taşıyarak kazandık.Böylece artan öğrenci sayımıza yeterli sınıflarda eğitim vermeye başladık mutluyuz.

      Her ne kadar kendi çabamızla bir takım sorunları çözmeye çalışsak da sistemsel sıkıntılar da yaşamıyor değiliz.Giriş çıkış saatlerimiz değişti,seçmeli dersler için en azından bu yıl bir çözüm bulabildik ancak gelecek yıl ne olur bilemiyoruz,çünkü sınıfımız yetersiz.


    Yeni eğitim öğretim yılı öğretmenayça için bu şekilde başlarken anneayça da bir diğer heyecan yaşıyor ve bilindiği üzere biricik Tarkosunu okul sıralarına teslim ediyordu ..Duygu yüklü bir pazartesi yaşadım ve bu duygusallığı aslında en güzel ilkler yazımda da sizlerle paylaştım.

Peki pazartesi Tarko neler mi yaşadı ? Buyrun fotoğraflarla ilk gün :)



                                   Öğreci Tarko sıraya girerek Andımızı okudu.

 
 
 
Sınıf arkadaşlarıyla sırada biraz sohbet etti,şakalaştı :)
 
 

 
Sırada düzgün durmaya çalıştı :)


    Sınıfa geçerek sırasında öğretmenini bekledi ve tabi yanında ilk sıra arkadaşı Sarpino :) bebeklik akadaşıyla sıra arkadaşı olmak da ne şans :))

 
Anneye biraz şımardı :)



                       Çantamızdan kitaplarımız çıkaralım..ee öğrencilik zor zanaat :))


 
aaaa Tarko biraz heyecanlandı mı ne ?? :)

             
Beslenme saatinde de fotoğraf çekebilen anneayça "anneee yaaa artık çık sınıfımdan yeterrr" diyerek kibarca sınıftan kovulmuştur :))
  

     İlk günümüz işte böyle geçti :) Umarım yeni eğitim öğretim yılı tüm miniklere önce mutluluk getirir çünkü başarı mutluluğun ardında gizlidir.


   Tarkoma Not: güzelyavrum, seninle gurur duyuyorum. Hayat mücadelemiz her geçen gün zorlaşıyor ama seninle mutlulukla herşeyi aşarız biz.. Okul hayatın umarım ilk günkü gibi heyecanla ve mutlulukla geçer.Mutlu olacağın her seçiminde senin arkanda olacağım.Okuma yazma öğrendiğinde bu blogta senin için yazdıklarımı okumanı da büyük bir heyecanla bekliyorum.seni çok seviyorum bitanem..yolun hep açık olsun..
                             imza:Sadece Tarko'nun annesi ANNEAYÇA...


            

12 Eylül 2012 Çarşamba

En güzel ilkler



  Annelik hayatımda sahip olduğum en güzel ve en özel sıfat ve eminim ki tüm anneler için de öyledir. Anne olduktan sonra herşeye bakişınız değişir ve normalde hiç dikkatinizi çekmeyen şeyler hayatınızın en önemli gündem maddesini oluşturuverir. Hatta annelik duygusu öyle güçlü bir duygudur ki çocuğunuzla ilgili herhangi bir konuda uzman kesilmenize bile sebep olabilir.

          Tarko hayatıma girdiğinden beri benim içinde öncelik o ! Bebekliğinden bu yana geçirdiği her önemli evre hayatımın en önemli ilklerini oluşturdu! İlk karşılaşma,ilk emzirme,ilk dokunuş,ilk gülüş,ilk "anne"deyiş,ilk doğum günü,ilk dişi,ilk hastalanması,ilk kez kreşe gitmesi ,aklıma gelen ilklerden bazıları ... bu ilkler her anne için özeldir,güzeldir. Hiç unutmam Tarkom ilk gösterisini yaptığında kreşte gözyaşlarımı tutamamıştım...





Fotoğraf


     

 
    Tarko planladığım şekilde benim okulumda basladı 1.sınıfa. Benim için karmaşık ve değişik duyguların yaşandığı bir gündü. Ben 8 yıldır aynı okulda görev yapıyorum. Burada göreve başladıktan 3 ay sonra hamile kaldım..karnımda bu okula geldi Tarko, bebekken geldi,bahçede koşuşturdu hatta şu an öğretmeni olan arkadaşım Belma öğretmen ,bebişken çok sevdi Tarkomu :)  3 yaşında 23 Nisan kutlamalarına getirmiştim de maskot olmuştu .Bir kere mecburen derse bile girmişti, anne ders anlatırken o sessizce boyama yapmıştı; 4 yaşlarındaydı.Geçtiğimiz yıl anasınıfına başlayarak okulumun öğrencisi oldu... Bugün ise annesini sesizce dinlediği sınıfın sırasına öğrenci olarak oturdu.Duygularım tarifsiz. Gurur,sevinç,heyecan,merak hepsi birbirine girdi. Güzel yavrum da öyle heyecanlandı ki ensesinde kızarıklıklar çıktı stresten, ama hemen geçti; arkadaşlarına ve öğretmenine alışıverdi.




     


          Tarko ilk günden ciddi bir şekilde öğretmeninin dediklerini yerine getirmek için çabalıyor.Kitabımızı kapladık,etiketledik. Yeni pastel boyalar ve oyun hamuru aldık.( el kasları gelişsin diye oyun hamur istedi öğretmen tüm öğrencilerden ) Heyecanla yarın olmasını istiyor arkadaşları ve öğretmenine kavuşabilmek için..


   İmza: eğitimle ilgili pek çok karmaşanın içinde duygusal olarak da karmaşaya girmiş  anneayça..

4 Eylül 2012 Salı

BLOĞUM DERGİSİNDEYİM




      Bloğum Dergisi Eylül sayısında Tarkom ve ben de varız.Bu eylül biraz endişeli olsak da bu dergi içinde yer almaktan dolayı çok mutluyuz. Bloğum dergisi ekibine böyle bir fırsat verdikleri için teşekkür ederiz.Okumak isterseniz Bloğum Dergisi Eylül sayısı için tık tık

  

3 Eylül 2012 Pazartesi

Neleri Öğrenemedik!

      

              Bugün öğretmenler  yeni eğitim-öğretim yılına sorular ve sorunlarla merhaba dedi.Seminer dönemi dediğimiz bu döneme, bir ilk uygulanarak  canlı yayınla tüm öğretmenlere yeni eğitim sistemi ile ilgili bir bilgilendirme programı olan "Günaydın Öğretmenim" programı ile başlandı.

          Bu programa canlı olarak Mili Eğitim Bakanı Ömer Dinçer ve Talim Terbiye Kurulu Başkanı  da katıldı. Biz öğretmenler çok merak ettiğimiz 12 yıllık kesintisiz eğitimle ilgili bilmediklerimizi öğreneceğiz sandık ama...

       Neleri öğrenemedik:
  • Eş durumu tayinlerinin artık neden eskisi gibi yapılamadığını
  • Ders saatlerinin artmasına bağlı olarak değişecek derse başlama ve bitiş saatlerini
  • Seçmeli derslerde uygulanacak yöntemleri
  • Hazırbulunuşluğu tam olan öğrencilere 1.sınıfta nasıl bir uygulama yapılacağı
  • Prefabrik dersliklerin derslik ihtiyacını karşılayıp karşılamayacağını
  • Okullardaki sıraların ,tuvaletlerin,merdivenlerin vb 66 aylık çocuklar tarafından nasıl kullanılabileceğini
  • Özellikle ilkokulda etkinlik zamanlarında gerekli olan çevre şartlarının nasıl sağlanacağını
  • 147 Alo öğretmen hattının hangi amaçla açıldığını
  • Ders saatlerinin neden değiştirildiğini
  • Mevcut derslerde düzenleme yapılırken neden bazı derslerin saatleri artırılrken bazılarının azaltılması ve özellikle bunun sosyal bilgiler dersi olmasının sebebini
  • Öğretmenlerin sürekli en kötü şartlarda bile harika işler çıkartan süper kahramanlar olarak gösterilmesinin sebebini
  •  Özellikle çocuğuna rapor alarak 1.sınıfa göndermeyecek olanların vatan hainiymiş gibi gösterilmesinin sebebini
  • Neden sürekli o koyunlu internet kullanımı ile ilgili filmin paylaşıldığını
  • Fatih projesinin gerçekten hayata geçirilip geçirilemeyeceğini

             Öğrenemediğim ve kafamda soru işareti olarak kalmış pek çok şey var. Bu canlı yayınla daha da karıştı üstelik kafam. Canlı yayına katılıp soru sorma hakkı vardı elbet ama tahmin ettiğiniz gibi çok küçük bir ihtimaldi bu.Soru soranların hiçbirinin  bu noktalara değinmemesi de ayrı bir hayret konusu!
         

        Öğrendiğim ve aklımda kalan tek şey ise bir öğretmenin devlete maliyetinin 3000 lira olmasıydı!

        Son söz olarak şu güzel ve manidar sözü paylaşmak isterim sizlerle:

          ''Endişelenmek okumuşlara özgüdür, Tanrı cahilleri korur.'' Hair (1979)