27 Ağustos 2013 Salı

Anne olunca her şey başka...

      Blog yazmaya başlayalı neredeyse 2 yıl olacak .Bu iki yılda bana kazandırdığı en güzel şey : yeni arkadaşlar , dostlar..

       Annelik ortak noktasında bulustuğum, hiç görmediğim halde sosyal medya üzerinden tanışıp çok sevdiğim anne arkadaşlar ekledim hayatıma.
   
   

   İşte onlardan birinden bahsetmek istiyorum bugün size...Gülden Görgülü Güler. O da hepimiz gibi bir anne , oğlu Ege 'yi  büyütme telaşında bir anne kişisi .Oğlu için en iyisi , en güzeli olsun o mutlu olsun diye uğraşan didinen bir anne.Ben gibi ,biz gibi, hepimiz gibi. 
     


  Hayatta her şey her zaman yolunda gitmiyor ve ne hamilelik ne de annelik bu durumu değiştiriyor.  Aman bu anne , yok bu hamile demiyor dertler , zaman zaman yokluyor hepimizi.Gülden'i de  anneliğinin ilk yıllarında tökezletmiş hayat , fakat o yılmamış , direnmiş ve aşmış bu tümseği sevgi ile...



   Gülden ile hiç yüz yüze gelmedim ben , hiç telefonda konuşmadım , toplamda bir kaç kez mesajlaşmış ve mailleşmişizdir. Peki ben nereden mi biliyorum bunca şeyi ? Kitabından ! "Ege'nin Kitabı " hayatımda okuduğum en içten , yalın , kaygısız, amacı sadece oğluna bir armağan bırakmak isteyen annenin yüreğinden kalemine dökülenler kitabı bu .Gülden , hamileliğinin ilk günlerinden başlayarak 5 yaşına kadar Ege ile olan yaşantısını ,annelik serüvenini oğluna hitap ederek yazmış , yani kitap tamamen Ege'ye yazılmış. Aslında yazılanlar bir günce olarak yazılmış da sonradan kitaplaştırılmış.Bu sebeple de çok içten ve özel olmuş. 

  


   Gülden sadece kitap yazmakla kalmamış , Ege için masallar da yazmış, sonra " bu masalları neden başka çocuklar da bilmesin ?" Fikrinden yola çıkarak bir site kurmuş. Burada kendi masallarını paylaşıyor.Bu sitenin sesli masallar kısmında da masalları , arkadaşları tarafından seslendiriliyor.

  Bundan bir süre önce bana da bir masal gönderdi ben de okudum ;) işte  Gülden'in sitesi ve benim sesimden bir masal : Filin kulağındaki sinek  :)


  Blog yazmaktaki amacım bir anılar bütünü oluşturmak olsa da günün birinde Tarko'nun elinde yaşayacak bir kitap olması fikri  , Ege'nin Kitabı' nı okuyunca uyandı bende !  Henüz erken olsa da bir gün , ben de oğlum için bir kitap yazmayı düşünüyorum. 

  İMZA : "Anne olunca her şey başka..." diyen Gülden'in bu sözünün altına imzasını atan anne : AnneAyça 

#çocukistismarınahayır !






 Çocuk istismarı özellikle son yıllarda internet / sosyal medya / televizyon dünyasında takip ettiğimiz kadarıyla aileleri en çok üzen sorunların başında. Bu sorunu ortadan kaldırabilmek ancak baş etmeyi öğrenmekle mümkün.İnternetanneleri ve fikirdenk ebeveynleri çocuk istismarı konusunda  bilgilendirmek üzere çok önemli bir organizasyona imza atıyor. Ben bizzat orada olamasam da online olarak mutlaka katılacağım. Sizler de katılın #çocukistismarınahayır diyenlerden olun ! 










 “Çocuk İstismarına karşı Ebeveyn Bilinçlenme Semineri”

#çocukistismarınahayır

Tüm dünyanın ve Türkiye’nin çok önemli sorunlarından biri ;  ”çocuk istismarı ve çocuklara karşı cinsel taciz“ . 
Türkiye’de son on yılda rapor edilen çocuk istismarı sayısı 250 binin üstünde. Ve yetmiyormuş gibi, dünya suç sıralamasında da ülkemiz 3. Sırada.  En son verilere göre ; sadece 2012 yılında Türkiye genelinde çocuklara karşı cinsel istismar için rapor edilen vak’a sayısı yaklaşık 19.000 . 5–10 yaş arası çocukların yüzde 55'i , 10-15 yaş arası çocukların yüzde 40 ‘ı aile içi istismara maruz kalıyor. Toplum baskısı, aile tepkisi gibi kavramlar yüzünden kayıt dışı olan gerçek sayının ne olduğu ise hiç bilinmiyor. 
Ayrıca böyle bir suça, küçücük bedenlerin tüm yaşamını etkileyecek böyle ağır bir travmaya biçilen ceza oranları kamu vicdanını tatmin etmiyor. Böyle bir haksızlığın çocuklarımız üzerindeki etkisini hiç bir yasal / toplumsal kınama gidermiyor. 
Uzmanlar ; “Çocuğunuzun istismara uğradığını anlayabilmek için, davranışlarına dikkat etmelisiniz. Aslında her çocuk yaşadıklarının sinyallerini farklı şekillerde verir. Uyku, altını ıslatma, yabancılaşma, korku, agresif ve tanımlanamaz ani değişimler, ürkmeler ve daha pek çok şekilde...” diyor. Anne babanın dikkati, bilinçlenmesi çocuklarımız için bir kere daha önem kazanıyor. Ülkemizde ve dünyada ciddi bir toplumsal sorun olan çocuk istismarında;  koruyucu ve önleyici çabaları en az yasal uygulamalar kadar önemli buluyor, başlangıç noktası olarak aile bilinçlenmesini seçiyoruz.  

Cinselliği çocuklarımıza kaç yaşında ve nasıl anlatmaya başlıyoruz?

Sahip olduğumuz bilgiler ve donanımdan emin miyiz?

Cinsel istismar nedir ve nasıl farkederiz?
Farkedildiğinde neler yapılmalı?

Toplumda karşılaştığımız örnekler nasıl sonuçlanıyor?

Kanunlar ne diyor? Hukuki süreç nasıl işliyor?

İşte tüm bu soruların cevabı ve önce aile sonra toplum sağlığımızın devamı için bir araya geliyor ve sizi  8 Eylül 2013 Pazar günü Fikirdenk.com organizasyonuyla ücretsiz bir bilinçlendirme seminerine davet ediyoruz. İçinde yaşadığımız topluma ve gelecek nesillerin sağlıklı  yetişmesine bir katkımız olsun diye düzenlediğimiz bu semineri ; tamamen gönüllü bir uzman ekiple gerçekleştirmeyi planlıyoruz.


Anne babalara ve çocuklara özel ilk alışveriş kulübü olan unnadó’nun sponsorluğunda düzenlenen bu seminere katılım ücretsiz olacak ve  kısıtlı kontenjan için kayıt yapılacaktır.

Uzman Psikolog Pınar Mermer , Avukat Seray Uysal ve Avukat Ebru Arayan bilmek istediğimiz her konuda bizi aydınlatmak için seminerde konuşmacı olarak yer alacak. Seminere gelemeyen ancak katılmak isteyenler için İnternet Anneleri de online katılım desteği verecek.


Katılmak isteyenlerin  iletisim @fikirdenk.com adresine isim-soyad ve cep telefonu bilgisini içeren bir e-posta göndermesini rica ediyoruz. Seminere katılımınızın nasıl olacağını ( toplantıya gelerek ya da online olarak ) belirtmeniz büyük önem taşıyor . Verdiğiniz bilgilere göre kontenjan dahilinde size geri dönüş yaparak iletişim kuracağız .

Katılan herkesin desteğini ; toplumsal ve bireysel bilincin arttırılması yönünde atılacak önemli bir adım olarak görüyoruz. Sosyal medyada #çocukistismarınahayır etiketiyle duyurularımızı ve bundan sonraki paylaşımlarımızı takip edebilirsiniz. Gönüllü sosyal girişimlerden biri olan bu organizasyona,  paylaşımınız ve katılımınızla destek vermenizi arzu ediyoruz. 
Seminer günü görüşmek üzere!

Tarih : 8 Eylül 2013 Pazar – 10.00 -13.00
Mekan : Mercure Hotel Altunizade – İstanbul , Altunizade Mah. Kısıklı Cad. No: 9 34662 İstanbul
Konuşmacılar : Uzman Psk. Pınar Mermer , Avukat Seray Uysal, Avukat Ebru Arayan
Program akışı :

10.00 - 11.30  Uzm. Psk. Pınar Mermer sunumu
11.30 – 11.45  Kahve molası
11.45 -  12.15  Avukat Serya Uysal & Avukat Ebru Arayan sunumu
12.15 – 13.00  Soru- cevap bölümü

Katılım için e-posta ile kayıt :

iletisim@fikirdenk.com

20 Ağustos 2013 Salı

İzmir ! Beni neden sevmiyorsun ?

   


      İzmir , hayat şehri. Gidenin aşık olduğu şehir.İki kişiden birinin yaşamak için tercih edeceği 3 şehirden biri.Tarih kokan , deniz kokan , özgürlük , bağımsızlık kokan şehir ! Kendi ruhunu insanlarına vermiş olan şehir , güneşle kardeş  şehir...

     İzmir'e ilk gittiğimde 9 yaşlarındaydım. Dayımın nişanı için gitmiştik. Hayal meyal hatırlasam da ilk gidişimde yolda altıma yapacak kadar çok tuvaletimin geldiğini ve bir daha asla İzmir'e gitmeyeceğim dediğimi hatırlıyorum. Dakika bir , gol bir ! Nasıl başlarsan öyle mi gider?Bilmiyorum ama , bundan sonra ne zaman gitsem bir arıza çıkardı bana İzmir.


   Bundan sonraki her gidişim 9 Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'ne oldu. Kulaklarımda ilk okulda tespit edilen işitme kaybının sebebini anlamak için buradayız.Ben "ufak bir ameliyatla çözülür ben de kurtulurum " diyorum İzmir bana , "işitme sinirlerin yanmış yapılabilecek bir şey yok "diyor ,ağlayarak dönüyorum eve.Sonra kabulleniyorum ve sorun bitiyor.

  Sonra kardeşimin hastalık macerası başlıyor orada git gel tedavi sıkıntılı günler , yıllar... İzmir ah İzmir...

  Hamile kalıyorum doktorum İzmir'e sevk ediyor "Balıkesir çaresiz "diyor.İzmir "bebek ölür sen yaşarsın diyor" gözyaşlarımdan sel oluyor İzmir'de , bağırarak yıkıyorum şehri ! "İzmir neden ben?" diyorum bir gece hastanede rüyamda "git buradan burada sana hayat yok diyor " Gidiyorum İzmir, kavgamın şehri...

Doğumdan sonra tam 5 yıl gitmiyorum İzmir'e  ! İstenmeyen yere gidilir mi ? Defalarca test ettim sevmiyor beni bu şehir ! Hep huzursuzum gittiğimde , nedense ? Sonra boşanma süreci psikolog arıyorum en yakın İzmir Tarko ile gidiyorum yol yorgunu çocuğuma motor gelişiminde problem olabilir diyor dr! Ayrıca güven problemimin hat safhaya çıktığını öğreniyorum, anlıyorum ya da öyle diyelim.Doktorlarla başlayıp tüm insanlarla genellediğim, içten içe duyduğum güvensizlik duygusu ! İzmir'e de bulaşıyor ! Sana güvenmiyorum İzmir !


  Bir gittiğimde kayboluyorum , aslında isteyerek kayboluyorum ,hesaplaşamıyoruz İzmir! Tesadüfen yollarım kesişiyor mutlulukla, belki biraz güvenle ,onu da sen alıyorsun İzmir! Senden bana fayda yok artık anladım ,bunu da kabullendim ama benden aldıklarını da ver bana İzmir! 


  Yıllar geçiyor blog yazıyor,  güzel arkadaşlar ediniyorum .Onlarla buluşmak için İzmir'e geliyorum her seferinde yağmur , dolu , sel götürüyor İzmir'i! Ya otobüs bulamam dönerken , ya servis kaçar , ya biletimi birine satarlar , liste uzar gider...

  İzmir  güvensizliğimin başkenti ilan ettin kendini ! Sen beni neden sevmiyorsun bilmiyorum ama ,ben bunu kabullendim artık ve bitti !


 İmza :  sadece AYÇA


19 Ağustos 2013 Pazartesi

Oynaya Oynaya Büyüyün Çocuklar

 
    Oyuncak çocukların motor gelişimi için çok gerekli , tabi eğer doğru oyuncak seçebilirseniz.Çocuğunuzun yaşı, bebeğinizin ayı doğru oyuncak seçimi için çok önemli.


  Ben Tarko'ya oyuncak almaya başladığımda henüz doğmamıştı. Küçük şehrimizde kaliteli oyuncak bulmak çok kolay değildi ve internetten satış pek yoktu. Yine de bulabildiklerim motor gelişimine çok etki etti. Örneğin bugün pek çok versiyonu bulunan emekleme arkadaşım sayesinde çok erken emekledi, neredeyse  dört buçuk aylıktı. Sonra aldığımız en faydalılar tahta yapbozlar ve kitaplar oldu.

 Şimdilerde Tarko ile beraber büyüdü bu küçük şehir ve  artık en modern oyuncakları fazla çeşitle bulabileceğimiz bir Toyyz Shop var Balıkesir'de .

 Geçtiğimiz haftalarda Tarko'nun bayram paralarını değerlendirmek için oyuncak ve kitap almak istedik. Ancak ben biraz hasta olduğum için internet üzerinden sipariş verelim dedik. Toyzz Shop internet sitesinden oyuncak almak inanın mağazadan gidip almaktan çok daha kolay ve eğlenceli geldi bana. İstediğiniz oyuncak türü, çocuğunuzun yaş aralığı gibi arama seçenekleri ile aramanızı daraltıp size uygun oyuncaklara kolaylıkla ulaşabiliyorsunuz. Arama kısmında istediğiniz bir oyuncağa da tek tıkla ulaşabiliyorsunuz. Ayrıca oyuncaklar ile ilgili çok ayrıntılı bilgi verilmiş hatta videolar eklenmiş olduğundan çok daha rahat fikir sahibi olabiliyorsunuz. Toyzz shop internet sitesinin kullanımı da çok kolay.




  Toyzz shop tan Tarko için son dönemlerde çok istediği kutu oyun olan Pictureka yı ve video sunu izleyerek eğlenceli bir oyun olduğunu düşündüğümüz Afacan Dogi yi sipariş ettik. 2 gün içinde hem de tam istediğim gibi hediye paketi yapılarak gönderilmişti siparişlerimiz.






 Pictureka  dikkati geliştirici bir oyun 6 yaş üzeri herkes tarafından rahatlıkla oynanabilir. Karışık olarak verilmiş resimler içinden kartınızda belirtilen özellikte olanı bulmaya çalışıyorsunuz . Ayrıca oyun bir kaç değişik şekilde oynanabiliyor. Eğlenerek dikkat geliştirmek bu olsa gerek. Tarko'nun okul hayatında da olumlu etkileri olacağına inanıyorum. 



 Aldığımız diğer oyun da Afacan Dogi. Bu oyun 4 yaş üzeri için hazırlanmış çok keyifli bir oyun. Evcil hayvan beslemek isteyenler önce bu oyun ile deneme yapabilir. Çünkü bu oyunda Dogiyi hem beslemek hem de  kakasını temizlemek gerekiyor.Üstelik en çok kaka toplayan kazanıyor. Farklı yaşlardan çocukların bir araya geldiklerinde keyifle oynayıp vakit geçirecekleri bir oyun.


 Tarko iki oyunu da çok sevdi.Ben de Toyzz Shop internet sitesinden oyuncak almayı çok sevdim.Tatilde evde yaz okulu kurmuş olmam , oyun oynamayacağımız anlamına gelmesin! Çocuk oynaya oynaya büyür ; oyunsuz , oyuncaksız çocukluk mu olur ? 

İmza : Çocuğu mutlu olunca bin kat mutlu olan ,keşke tüm çocuklara oyun ve oyuncak şansı verilebilse diyen anne : AnneAyça


 Not: Tarko geçtiğimiz aylarda bir gün "anne ben büyüyünce ToyzzShop ta çalışıcam " dedi Nedenini sorduğumda ise " Orada bazen sen bana oyuncak alırken başka çocukların annesi paramız yetmez alamayız diyor ya ben anneleri öyle diyen çocuklara oyuncak hediye edicem de ondan" dedi. Benim gönlü zengin oğlum, umarım büyüyünce bu satırları okuyup bu hayalini hatırlarsın.Ve hayat sana bu hayali gerçekleştirmen için ekonomik fırsatı verir. Seni çok seviyorum.

12 Ağustos 2013 Pazartesi

Evde Yaz Okulu Var Dediler Geldik

        
      Tatil gelse de kurtulsak şu işten güçten, aman efendim öğlenlere kadar uyusak sabahlara kadar gezsek yaşımı çoktan geçtim ben.Hoş böyle bir yaş var mı ? Varsa da kaç yaş aralığındadır bilemiyorum ama genelde çocuksuz camiaya yönelik uygulamalardır bunlar . Arada çocuklu camia mevcut çocuğu bir takım ( tercihan anane, babane) bakıcılara bırakaraktan  eller havaya yapsa da bunlar istisnai olup kaideyi bozamazlar.(Kesin bilgi )

    Giriş kısmından da anlaşılacağı üzere bu bir çocuklu kadının tatil günlükleri yazı serisi şeklinde devam edecektir.Hele ki çocuk 1. sınıftan 2. sınıfa geçmiş, anne de mevcut iş sıfatını " öğretmen " olarak taşıyorken o yazın " lay lay lom " olarak geçmesi 7 yaş çocuğu tarafından asla beklenmemelidir.Anne zaten kendine çok güvenir, okul denilen şeyi  (mevcut ) pek beğenmez ;  sistemi çokça eleştirir ve ecnebice " hom sukuling" adı verilen evde eğitimi aklına ve de fikrine çok uygun bulur. "Aman efendim madem çocuğu kış vakti gönderdiğimiz okullar mecburi , yaz okulu denilen uygulamayı evde yap ta görelim bakalım kolay mıymış bu  "hom sukuling" denen şey  ?" der anneayça içindeki örtmenayça'ya.Uzun süreli tatillere çıkılmayacağına ve bütün gün Ipad -tv-playstation şeytan üçgeninde gezdirilmeyeceğine göre bu çocuk , hemen planlar yapılır uygulamaya konulur. Evde günlük yapılacaklar belli olup , etkinliğin ne kadar süreceğine , hangi aralıklarla yapılacağına keskin çizgilerle sınırlama getirilmemiş olması bu okulun özgür bir okul olduğunun göstergesidir.Eğlenmek ve ardından öğrenmek hatta aslında öğrendiklerimizi tekrar etmek esas amaçtır. o sebeple ne Tarko ne de ben çok zorlandık, aksine çok keyif aldık, alıyoruz.

     Neler mi yaptık ? Yaz okulları neler yapıyor  ? Biraz okuma ,biraz test ,biraz deney ,biraz resim , biraz ingilizce, biraz yüzme arada sinema.  Biz de yaparız bunları evde ne olacak kii ?

     Biraz test çözdük Matematik ; Hayat Bilgisi ve Türkçe günde herbir dersten 1-2 yaprak test yeter de artar  ;)






     Biraz okuma günde bir ince kitap , ya da hikaye yeter Allah bereket versin :D








     Biraz Deney ? Yaşasın Deney Kartları  !



  

    Yabancı dil dersi :D  İngilizce kartları ve ingilizce tombala sen çok yaşa ! ( Allam iyi ki Anadolu lisesinde okumuşum dinimiz amin )





     Biraz Resim ? Hala boyama yapmayı seviyorum anneee :))




   
   Biraz yüzme  öhööoumm  :D ilk günler evdeki küvetin doldurulması şeklinde geçiştirilmesi hedeflenen bu eğitimin daha sonra 5 dakika yürüme mesafesindeki havuzda haftanın 4 günü profesyonel öğretmenler tarafından verilmesi örtmenayça tarafından uygun görülmüştür  :D Evde havuz vardı da öğretmedik mi ? ( gülmek yok tepelerim )









 Sinema ! Bu çakma yaz okulunun en keyifli etkinliği oldu :D Şirinler 2 'ye gidildi , bol bol kahkaha atıldı ( Bayram arifesinde gidersen senden başkası olmaz , sen de hava atarsın"çocuğuma sinema kapattım uleyynn "  diyerekten )




    Evet bayanlar baylar  ; yukarıda fotoğraflı olarak anlatılan uygulamalar mütemadiyen bizim evde yapıldı, yapılıyor. Arada kaçamaklar yapıyoruz tabi ki , fakat  genel anlamda böyle bir rutin içerisinde olmaktaki amaç ; tatilin boş boş oturmak anlamına gelmediğini Tarko' ya anlatabilmek. Beynini farklı şeylerle meşgul edip daha fazla çalışmasını sağlayabilmek. İşleyen demiri ışıldatmak !
    
 Yazması kolay yapması zor   etkinlikler bunlar. Bir çoğunda çocukla birlikte aktif olarak yer alıyorsunuz. Araya misafir, hastalık , minik tatiller  girse de uygulama sürecinde bir devamlılık oldu hep. Benim için yorucu olsa da Tarko'ya kattıklarını düşündüğümde, huzurla uyuyorum geceleri. Anne olmak böyle birşey ; aklın , fikrin , ruhun erdiğince kendinden önce iç güdüsel olarak canından kopanı, onun geleceğini ,gelişimini düşünüyorsun.
  
 Annelik zor zanaat , tatili yok 7 / 24 full time görevdesin işte ! 

 İMZA : BOŞ BIRAKILMAYA GELMEYEN ÇOK ÇENELİ BOL FİKİRLİ TARKO 'NUN ÖRTMEN ANNESİ ANNE AYÇA :)

  



Bayram, seyran, düğün , dernek






     Son 4 yılda geçirdiğim en sakin tatili geçiriyorum bu yaz. Geçtiğimiz 4 yılda her yaz mutlaka bir telaş bir sıkıntı oldu ve tatil benim için zehir oldu maalesef.Bu yaz en azından dışarıdan bakınca gözlemlenebilecek bir sorun yok çok şükür.İç sıkıntılar da geçecek elbet zamanla ya da en azından yükü hafifleyecek..

     Geçtiğimiz 2 yaz boyunca  sancılı taşınma evreleri geçirdik , sonra hastalıklar yakamızı bırakmadı.Ondan önce boşanma stresi ve bugüne kadar gelen maddi sorunlar zehir etmeye yetmişti yazları.Bu yaz ise sakin dingin ve geçen yıllara nispeten huzurlu geçiyor. İnsanın hayatta herşeyle karşılaşabileceğini elimizdeki hiçbir şeyin gerçek sahibi olmadığımızı çok iyi anladım son 5 yılda .Geriye dönüp baktığımda benim dediğim hiç bir eşyanın ve hiçbir insanın gerçekten benimle olmadığını anlıyor ve insanoğlunun aslında eşyalar ve insanlarla sarılmış  kalabalık bir yalnızlıkta ömür tükettiğini öğreniyorum. Bunlara rağmen meşhur bir sözde dendiği gibi ben de kendime diyorum ki "bırak eşlik etmek isteye ler gelsin , kimse kimsenin mecburi istikameti değil" .Şimdi eşlik eden eşyalar ve insanlarla yürüyorum hayat yolunda , gidenler de bambaşka hayatlara eşlik ediyorlar..

   Geçen yıl annemle birlikte yaşama kararı alıp bütün eşyalarımı dağıtmış, sadece kıyafetler bir kaç özel eşya ve Tarko'nun odası ile gelmiştim annemin küçük evine. Sığamamıştık , geniş evlere alışkın ben ruhumu bu küçük evde barındıramamıştım.Balkon bile yoktu bu evde, nefes almak imkansızdı sanki. O evden ayrılmak fikri ise çok uzak bir ihtimaldi.Fakat imkansızlar nasıl da oluveriyor , hayat bize neler hazırlıyor bilemiyoruz ki. Yaz sıkıntılı , kış kardeşimin hastalığı nedeniyle sancılı geçince birden kardeşimi de yanımıza alıp taşınma kararı alıyoruz ve ben kendimi hiç beklemediğim anda büyük ferah bir evde buluyorum. Balkon bile bulunmayan minicik bir evden koskocaman teraslı kocaman bir eve ! Hayalimdeki ev burası! Demek ki hayat bana sürpriz yapmayı seviyor , demek önce çok sıkıntı ve sabır, sonra mutluluk ve şükür var ! Çok şükür !

 


    Geçen yıl Ramazan Bayramında o küçük eve yeni taşınmış yarım yamalak yerleşmiştim. Ne sancılıymış , bu bayramı rahat gecirince daha iyi anladım.Yine dilimde çok çok şükür var...Geçtiğimiz yıl zar zor sığdığımız evde verdiğimiz geleneksel bayram yemeğini bu bayram serin ferah terasımızda verebildik...çok şükür...





    Bu bayram şeker değil şükür bayramı oldu benim için. Bayramın 3.  günü yakın bir arkadaşımın oğullarının sünnet düğünü için Balya'ya gittik.Eski dostlar , yıllardır görmediğimiz insanlarla bir araya geldik .Güzel bir gün geçirdik yeşil Balya'da. Tarko ilk kez bir köy düğünü gördü. Hatta sadıç oldu kuzum.Yine çok şükür , doğdu doğacak derken 7 yaşında düğün yapan bir sadıç oldu benim oğlum!  Vay anasını zaman sen neymişsin be abi :)



   Son haftalar bol şükürlü , koşuşturmacalı , düğünlü, dernekli ,bayramlı , seyranlı geçti anlayacağınız...



  İmza : Yaşanmış ne varsa geriye atıp              " bugüne çok şükür "diyebilen dişi kişi Anne Ayça