22 Aralık 2013 Pazar

Çocuk İstismarı

    
                     
    
 Hayatta en değerli varlığımız evlatlarımız . Onların sağlıklı , mutlu , huzurlu bir ortamda büyümeleri en çok istediğimiz şey. Küçük bir bebekken bulunduğu ortamı kontrol etmek ve onları tehlikelerden korumak çok daha kolayken , büyüdüklerinde kontrol etmek  zorlaşıyor.

      Çağımızın en büyük sorunlarından biri çocuk istismarı ve özellikle de cocukların zaman zaman farkında olmadan istismara uğramaları. Bizler anne baba olarak çocuklarımızı hayata hazılarken kendilerini kötülüklerden nasıl koruyacaklarını da öğretmeliyiz.Kendi benliklerini, bedenlerini ve  kişiliklerini nasıl koruyacağını bilen , kendine güvenen bireylerin oluşturduğu toplumlarda çocuk istismarı da dahil olmak üzere pek çok sorun temelden çözülebilecektir.

      Geçtiğimiz haftalarda her zaman alışveriş yaptiğımız büfeye gittik Tarko ile. Ben büfe sahibinden pek hoşlanmam , haddinden fazla konuşan bir adamdır. Genelde kısa keser ne alacaksam alır çıkarım. Bazen de çenesini çekecek halim olmaz yakındaki markete giderim bir ekmek için. Biz ne zaman Tarko ile gitsek onunla yakınen ilgilenir , sever. İlk başlarda çok rahatsız etmedi beni bu sözle sakalaşmalar. En son gitmemizde ise ben arka raflardan süt alıp geldiğimde Tarkoyu yanına almış öpüyorken buldum. Bu hayatta en sinir olduğum şey! Çocuğumun bir yabancı tarafından şap şup öpülmesi. Görünce delirdim.Tarkan'ı hemen yanıma aldım. "Çocuğumu sevebilirsiniz , şakalaşabilirsiniz ama asla dokunamaz öpemezsiniz ne cüret !" Diyerek çıkıştım . Verdiği cevabı bile dinlemeden oradan hemen ayrıldım.  Eve giderken Tarko çok şaşkındı tabi ve ona bir açıklama yapmam gerekiyordu. "Yabancı insanların bizi öpmelerine izin veremeyiz belki de bulaşıcı hastalıkları vardır bilemeyiz.  Kendinizi korumamız gerekir " dedim. Esas anlatmak istediklerim elbetteki başkaydı ancak doğru kelimeleri kullanmak istiyordum.Bir yanlışlık yapmamak için biraz araştırıp daha sonra Tarko ile konuşmaya karar verdim. 

    Ben böyle düşünürken yakınen takip ettiğim Online Anne Çocuk blogu  bununla ilgili ilaç gibi bir kitapçık yayınladı. Ben  hem bir anne hem de bir eğitimci olarak içeriğini ve dilini çok güzel buldum. Tam paylaşmaya karar vermiştim ki Online Anne Çocuk blogunun iki araştırmacı annesi bu konuyla ilgili bir ortak yayın yaparak çocuk istismarına dikkatleri çekmeye karar verdiler. Bugün pek çok anne çocuk blogunda ortak olarak yayınlanacak bir yazı hazırladılar. Kendilerine verdikleri emek ve sosyal destek için çok teşekkür ediyorum. 

  Ortak Yayın :

Çocuk İstismarını Önleme Konusunda Çocuk Güvenliği Aktivite Kitapçığı

Çocuk istismarı her ülkede önlemler alınmasını gerektiren bir sorun olarak karşımızda. Bu konuda çalışan uzmanlar fiziksel istismarın çok daha yoğun olduğunu, çocuklarımızın yarısının fiziksel istismar yaşayarak büyüdüğünü, istismarın yanısıra çok yaygın  bir ihmal konusunun olduğunu vurgulamaktalar. Her 3 kız çocuktan 1’inin cinsel istismara uğradığı ve bu verilere çocuk gelinlerin dahil edilmediği bir ülkemiz var. (http://www.radikal.com.tr/turkiye/turkiyede_her_bes_cocuktan_biri_cinsel_istismara_ugruyor-1161744).)
          
           


Buna karşılık Türkiye’de çocuk istismarının önlenmesine ilişkin sesler her geçen gün biraz daha artıyor. Bu sadece Türkiye’nin sorunu değil; yurtdışında da bu konuda farkındalığın artmasına yönelik çalışan pek çok organizasyon var. Bundan bir süre önce yurtdışında yaşayan iki Türk anne, çocuklarının devam ettiği devlet okulunun yönlendirmesi ile,  çocuklarının ve kendilerinin çocuk istismarını önleme konusunda bilgilendirilmesini içeren bir programa dahil oldular. Bu programın (www.thechildcenter.org) çok yararlı olduğunu düşündükleri için bu süreci detaylı olarak bloglarına (www.onlineanne.com) taşıdılar. Ailelerin ve çocukların istismar konusunda bilmesi gerekenler konusunda çok aydınlatıcı buldukları bu programın gelir seviyesinden bağımsız Türkiye’deki her çocuğun da hakkı olduğunu düşünüyorlar. 



Türkiye’de böyle bir programın, en azından bahsedilen çocuk aktivitelerinin yararlı olacağını düşünen öğretmenlerden, annelerden, hatta kurumlardan kaynaklara ulaşmak isteyen mailler aldılar. Bahsettikleri programdaki tüm bilgiler İngilizce ve Almanca olduğu için de bu bilgileri ellerinden geldiği kadar Türkçe bir içerik altında toplamaya çalıştılar. Böylece çocuklar ve ebeveynler için çocuk istismarı hakkında çocuklarımıza öğretmemiz gerekenleri içeren Türkçe bilgilendirici aktivite kitabını herkesin kullanımına açtılar. 



Bu kitapçığın amacı, Türkiye’de büyük eksikliği bulunan bir alanda, bütçesi olan, geniş kapsamlı, devlet destekli, kurumsal bir proje ile somut adımlar atılana kadar, ebeveynlerin kendi çocukları için kullanabilecekleri bilgilendirici bir Türkçe konuşma malzemesi yaratmak. Kullandıkları referanslar kitapçığın en arkasında yer almakta. Bu kitapçığı buradan (http://www.onlineanne.com/2013/12/09/ola-ile-onbes-dakika-cocuk-istismari-guvenlik-aktiviteleri/) indirebilirsiniz."Bu kitap nereden çıktı" konulu yazıların linklerini de aşağıda bulabilirsiniz. 



Bu iki anne ulaşabildikleri herkesten “Bu kitapçığı beğenirseniz yayın”, “Beğenmezseniz bize neden beğenmediğinizi bildirin” ricasında bulunuyorlar. Ayrıca benzer bir projeyi daha küçük bir yaş grubu için uygulamaya koyan Kırmızı Biber Derneği’ni de (http://www.kirmizibiberdernegi.org/ketenhelvaprojesi.htm) destekleme çağrısı yapmaktalar.



Bu kitapçığı  çocuğunuzun algısına, yaşına, ihtiyaçlarına uygun olarak, zamanı geldiğini düşündüğünüzde, ister tek tek sayfalar halinde; isterseniz bir seferde bir 15 dakikanızı ayırarak kullanabilirsiniz. Bu konuyu sadece cinsel taciz boyutunda değil, çocukların kendi haklarını ve hakları ellerinden alınırsa yapabileceklerini öğrenmesi olarak düşünmek mümkün. Ve bunu aileler de, öğretmenler de çocuklara öğretebilir. Elde olan bu kaynağı  kendi filtrelerinden geçirerek çocuklarının gelişim düzeyine ve ihtiyacına göre kullanmak ailelerin insiyatifine kalmış. Ulaşabildiğiniz aileleri de bu kaynaktan haberdar etme kararı da sizlere…

Yararlı görürseniz paylaşmanız, ama yararlı görmezseniz de “beğenmedik çünkü…” diye bir ses vermeniz dileğiyle…

Bu konudaki yazılar:

Çocuk İstismarı Konusunda Çocuklara Öğretilmesi Gerekenler (http://www.onlineanne.com/2012/11/18/cocuk-istismari-konusunda-cocuklara-ogretilmesi-gerekenler/)

Çocuk İstismarını Önleme Konusunda Yapabileceklerimiz (http://www.onlineanne.com/2013/12/09/cocuk-istismarini-onleme-konusunda-yapabileceklerimiz/)

OLA ile Onbeş Dakika: Çocuk İstismarı Güvenlik Aktiviteleri  (http://www.onlineanne.com/2013/12/09/ola-ile-onbes-dakika-cocuk-istismari-guvenlik-aktiviteleri/)

Çocuk Güvenliği Aktivite Kitabı hakkında sık sorulan sorular (http://www.onlineanne.com/2013/12/12/cocuk-guvenligi-aktivite-kitabi-hakkinda-sik-sorulan-sorular/)



13 Aralık 2013 Cuma

Maceraperest Anne Halleri

                   
     

     Uzun zamandır İstanbul'a gitmiyordum.  Bir bahane olsa da gitsem  canım "annedaşlarım"ı bir görsem , hasret gidersem dediğim zamanda geldi Mom-Z 2013 davetiyem.
     
       Kimdir bu  Mom-Z ?  Teknolojiyi çok iyi kullanan , elinden tableti, akıllı telefonu düşmeyen , anneliğini geliştirmek adına blog yazan , okuyan , bilgilerini  ,tecrübelerini paylaşan çocuğu 2000 ve sonrasında doğmuş anneler,  Z kuşağı anneleri. Bu anneleri bir araya getiren oluşumun adı : Mom-Z

   
     Tarko 2006 doğumlu. Ben hamile kaldığım dönemde hayatımda ilk kez bir dizüstü bir bilgisayara sahip oldum. Teknolojiye oldukça meraklı olan ben ,hemen internet  dünyasına adım attım. Hamile olduğum için de hemen anne / bebek / hamilelik konularını "gogullamaya" başladım ;). Karşıma şimdiye kıyasla çok az bilgi çıktı.  Ulaştığım ve takip ettiğim  en etkili isim Pınar Reyhan ' dı. Her postunu keyifle okuduğum , lohusalık dönemi sıkıntılarımda postlarını okuyarak nefes aldığım, tanıdığım bildiğim en eski blogger. Postlarını hep "Pınar ben , Emre Berent'in annesi " diye bitirirdi. Kendisi ile barışık , bir çok engeli kendi gücüyle aşabilmiş olması beni en çok etkileyen yönüydü. Anneydi , yetenekliydi , güçlüydü. O dönemde  doğum hikayelerini de yayınlıyordu Pınar,  ben de yazmaya başlamıştım ama yazmak tekrar yaşamak gibiydi ve  bu beni çok yorduğu için ,ve kelimeleri bir türlü toparlayamadığım için vazgeçip silmiştim yazdıklarımı.

      Yıllar geçti Pınar'ı takip etmeye devam ettim ben. O kendine yeni bir hayat kurup iki tane daha güzellik katarken dünyasına, ben de yepyeni bir hayata adım attım. Evliliğim biterken zaten yalnız büyüttüğüm oğlumu resmen yalnız büyütmeye  başladım.  Yaşadığım onca sıkıntı , anneliğin ağır yükü , Tarko ve kendimle ilgili yaşadıklarımı kayıt altına alma isteği ile blog yazmaya başladım. Amacım sadece yazmak , yazıp rahatlamaktı. Fakat bu yazma isteği bana yepyeni bir dünyanın kapılarını açtı. Annelik ortak paydasında buluştuğum , sanal dünyada yazışıp dertleştiğim onlarca arkadaşım oldu. Blog yazmanın en büyük kazancı bu bence ! İyi ki yazmışım .


    Zaman geçti İzmir'de , İstanbul'da , Ankara'da anneler toplanmaya yüz yüze tanışmaya başladılar. Ben bu şehirlerden hiç birinde değilim ne yani gelemeyecek miyim? Dedim bir gün sevgili Aylin'e ( Aylin Anne) ve benim blog sebebiyle yol maceram böyle başladı. Üst üste günü birlik bile olsa bu toplantılara katılmaya başladım. Adım "çılgın anne" ye çıktı.  Çıksın varsın.  Bana bu toplantıların verdiği rahatlamayı belki de hiç bir terapi veremez. Çok mutluyum çok :)

    En son maceramı kar , kış demeden
Mom -Z ' ye katılarak gerçekleştirdim. Bu bir rekordur :İstanbul içinden dahi insanların zorlukla katıldıkları bir organizasyona tam  vaktinde Balıkesir' den yetişebildim :) madalyamı da güler yüzlü canım arkadaşlarımın sıcacık sohbetleri , sarılmalarıyla aldım. Gittin de ne kazandın diye soranlara cevap olsun bu yazdıklarm. Kahraman benim ;)

 



  Organizasyon çok kapsamlı ve emek verilmiş bir organizasyondu. Emeği geçen herkesi tekrar tebrik ediyorum. Markaların sunumları çok güzel ve eğlenceliydi. Paneller keyifliydi. Keşke blogları maymuna benzeten tabir kullanılmasaydı. Blogların marka tanıtımlarındaki yeri tabi ki yadsınamaz ama bunu " maymuna fıstık atarsan gelir " diyerek aşağılayıcı bir tabirle o ortamda  dillendirmek hiç etik olmadı maalesef. Bunun dışında her şey yolunda giderken esas beklediğim ve canım arkadaşlarımdan sevgili İrem Afşin'in konuşma yapacağı salon hava şartlarının katılımı olumsuz etkilemesi nedeniyle iptal edildi. Bu duruma çok üzüldüm,  çünkü gelme sebeplerimden biri de sevgili İrem ile görüşmekti.

   



    Yaklaşık 7 saat Kadir Has Üniversitesi'nde yapılan bu etkinlikte aktif bir dinleyici olarak yer aldım. Üniversite'ye de hayran kaldığımı da belirtmek isterim. " Okul budur" diyebildiğim ender yerlerden biri. Bir gün benim oğluma da nasip olur okumak inşallah dedim durdum tüm gün. Sevgili Pınar ile de sonunda yüz yüze tanıştım.Yazılarından aldığım pozitif enerjiyi yüz yüze de almış olmak çok güzel.  Yıllardır görmediğim bir dostu görmüş gibi oldum. Ne güzel sarıldık , çok mutlu oldum çok :) Bu arada beraber bir tanecik fotoğraf  çektirmedik ya , ben heyecandan unuttum ya  , ona yanarım :(

   Gün böyle bitmedi. Aslında planım hemen geri dönmekti fakat sevgili İrem'in ısrarına dayanamayıp doğruca ona geçtim.  Maceralı bir taksi , metro , yürüyüş parkurundan sonra İrem'in sıcacık evine ulaştım. Yaklaşık 2 saat kucağımda Leo ( yeni sevgilim İrem'in kedisi)  , elimde kahve fincanım, karşımda  İrem ve hoş sohbetiyle geçti. Hayatımın böyle güzel insanlarla kesişmesi ne güzel , şükürler olsun ...
 
   


      Günün sonunda ben, maceraperest deli anne , suratımda kocaman bir gülümseme ile ayrıldım İstanbul'dan.Kar yağarken dışarıda ve hava buz gibiyken, içim sıcacık döndüm eve.


   Bir başka yol hikayesinde görüşmek üzere .

İmza : Arada maceraperest anne hallerine girmek iyidir diyen dişi insan kişisi :
Anne Ayça


Not : Mom-Z 2013 çerçevesinde planlanan fakat hava şartları nedeniyle yapılamayan paneller Ocak ayı içerisinde yapılacak. Ben buna gider miyim ? Tabi ki giderim :)





  

4 Aralık 2013 Çarşamba

Adam...

   

     Bir adam vardı.

     Az kaldı.
   
     Çok sevdi.

   
   
     Sonra...

   
     Sonsuza dek sevmek için.
 
     Sonsuza dek gitti...



     
   

3 Aralık 2013 Salı

Tek yer : Bozcaada

   
       Hayatımda bir kez gittim yalnızca. Henüz 15 yaşındaydım. Çanakkale İntepe 'de izci kampındaydık. Dediler ki "Yarın Bozcaada'ya gidiyoruz"

      Hayatımda bu kadar sakin , güzel bir yer görmedim. İnsan bir adaya aşık olur mu ? Ben oldum. Bu hayatta vazgeçemeyeceğim aşklardan Bozcaada.

     35 yaşındayım. 20 yıldır hiç görmediğim bir yere aşığım evet. Her plan yapışımda bir engel çıktı ve ben gidemedim. Belki de gitmem gereken zaman çok özel bir zamandır , henüz zamanı gelmemiştir de ondan gidememişimdir. Şimdi şu anda bedenime ,ruhuma , kalbime iyi gelecek tek yer Bozcaada. Olmak istediğim yer, hatta yaşamak istediğim tek yer orası.

      Ayazma'da güneş ışığı ile denizin dibindeki çakılların buluşmasını tekrar görmek için vermeyeceğim şey yok! Doğru zamanda geleceğim bekle beni Bozcaada ! 



      Hayallerim ve ben bir gün Bozcaada'da buluşacağız biliyorum. O günü hasretle , aşkla bekliyorum.







       

2 Aralık 2013 Pazartesi

"Eksik Öldüm Sadece... "

 
     Bugün elimde çok uzun zamandır okumadığım tarzda bir kitap var. Kahraman Tazeoğlu  "Bukre " 

          Fark ettim ki  "Aşk" temalı kitap okumayalı çok olmuş . Sevdim mi ? Cevap vermek için erken . Fazlaca kelime oyunu var , ancak bir cümle beni oldukça düşündürdü : "Eksik öldüm sadece..." Bir cümlenin devamında söylenmişti elbette. Ancak  " eksik ölmek " ne demekti ? Tamam ölünür müydü ?
    
        Kimse ölmeye hazır değildir.  Kaç yaşında olursa olsun ölmek kimseye yakışmaz. Ancak yine de hayatın kaçınılmaz en büyük gerçeği ölüm. Sonsuz yok oluş mu ? Yoksa sonsuzluğa doğuş mu ? Hiç bir zaman bilemeyeceğiz. Ölümü nasıl degerlendirirsek değerlendirelim ölenden çok geride kalanları etkiler aslında ölüm. O nedenle de " sıralı ölüm olsun " deriz. Genç ölümler yorar ve daha fazla üzer bizi. İşte bence eksik ölenler asıl bu gençler , daha yapacak işi olanlar, evladı olanlar , kendisine muhtaç olunanlardır ...

     Elbet bir gün öleceğim ama tek dileğim oğlumun güzel günlerini , kendi kendine yeten bir genç adam olduğu günleri görmek. Kendim için tek dileğim bu. O zaman eksik ölmeyeceğim.


     Teoman'ın dediği gibi "şimdi ölmek istemem" daha çok işim var benim tamamlanacak...




         


1 Aralık 2013 Pazar

Annelikte Uf Puf Halleri Vol . Bilmemkaç / Okul sorunsalı

 

     Bu başlık altında pek çok yazı yazmışlığım var. Ancak gün geçmiyor ki sorunlarımıza yenisi eklenmesin.

     Sorunlu anne kişisi mi sorun çıkarıyor ,yoksa gerçekten sorunumuz mu var ? Önce onu bir anlamak lazım. Bu bir annenin iç hesaplaşma yazısı haline dönüşebilir. Uyarmadı demeyin.

   Her zaman dediğim gibi çocuk büyütmek zor, Tarko büyütmek daha zor zanaat. Son 3 haftadır daha da bir zorlaştı.  Sebebini arıyorum.  Okul hallerimiz çok şukela değil maalesef. 1. Bazı ödevleri not almayı unutuyor , ya da atlıyor ( Son zamanlarda ortaya çıktı ) 2. Teneffüste sınıf arkadaşları ile değil büyük sınıflarla oynuyor.(bir anlasam) 3. İlk kez bir öğretmenine sesini yükseltti ( imdaaaattt) 4. Matematik testlerini evde çok iyi yaparken sınavlarda yapamaması ( genetik olabilir :/ )  5.İlk defa öğretmeni "annen beni arasın" demiş ( Kırmızı alarm ! )

    Geçen haftalarda yapılan veli toplantısından matematikle arasının okulda (!) iyi olnadığını öğrenmiştim İlk kez bir sınavdan 79 almış Tarko ! Öğretmen isyanlarda !Nasıl alabilirmiş? Neden alamasın ? Makine mi benim çocuğum ? Dedim içimden.  Evet biliyorum ki öğretmeni hep daha iyi olmasını istiyor ancak benim mükemmel çocuk yetiştirmek gibi bir kaygım yok, mutlu çocuk yetiştirmek istiyorum ben. 79 da alabilir hatta 30 da alabilir , alsın , ben aldım bir şey olmuyor ;)  Biz yanlışlarını kontrol edip düzeltiyor , anlamadığı yerleri tekrar ediyoruz evde.  Evde yaptığım sınavlarda en fazla 2 yanlış çıkarırken okulda neden yapamıyor? Bunu çözmeye çalışıyorum bu ara.

   Ders başarısı bir yana en çok son haftalarda meydana gelen davranış değişikliği  düşündürüyor beni. Neden arkadaşları ile oynamıyor da kendinden büyükleri tercih ediyor?  Daha fazla dikkat çekmek için mi hareketleniyor sınıfta ? Öğretmen neden sınıftan çıkaracak kadar rahatsız oluyor davranışlarından ? Okul sorunsalı ,  neden yemek yemiyor?  sorunsalını döver." Bebek olsa da tek derdim uykusu, yemeği olsa " der oldum işin içinden cıkamadıkça :(

   Geçtiğimiz cuma günü teneffüste arkadaşları ile tartışmış ve sinirden ağlamış  ( anası kılıklı !) ingilizce öğretmeni de "Neyin var Tarkan neden ağlıyorsun ?" Demiş.  Bizimki de " yok bişey "diye bağırmış( vay erken ergene bak) Bunların hepsini "öğretmenim , onu aramanı istedi anne " dedikten sonra , benim " bir şey olmuş sanırım önce senden duymak isterim" dememle kendisi anlattı.  Önce samimi olarak anlattığı için çok teşekkür ettim. Büyüklerine bağıracak kadar onu sinirlendiren sorunun ne olabileceğini konuştuk. Evet tahmin ettiğim gibi büyük çocuklar bizimkini biraz tartaklamış , kollarından tutmuşlar hatta. Tarkan da adım zaten yaramaza çıktı hep beni suçlayacaklar diye düşünüp öğretmenine söylememiş . Kendi kendine de çözememiş. Sinirden ağlamış ve tepkisini öğretmenine vermiş. Sonuç olarak saygısızca bir davranış ,ancak sonuca değil de sebebe bakmak gerek  . Ben bir öğretmen olarak benzer durumlarla çok karsılaşıyorum. Öğrenciyi tanımak çok önemli.Tarkan'a bir öğrencime yaklaşımımı anlattım. Benzer bir olayın benim de başıma geldiğini ve öğrencilerin her ne sebeple olursa olsun öğretmenlerine bağırmaması gerektiğini , onun yerine problemini söyleyip öğretmeninden yardım istemesinin çok doğru olacağını anlattım. "Anladım sen çok sinirli ve kızgındın ancak öğretmenine bağırman sorununu çözmedi daha da büyüttü değil mi ? " dedim. " Evet anne böyle olmasını istememiştim ve senin de bana kızacağından çok korktum" dedi ."Eminim öğretmenin de çok üzülmüştür " dedim. Yanlışını anladı öğretmeninden özür dileyeceğine söz verdi.

      Öğretmeni ile telefonda konuştum ve ilk olarak olayı Tarkan'dan dinlediğimi ve Tarkan'ın ne zamandır büyük çocuklarla oynadığını bilmediğimi söyledim. O çocuklarla oynamasını istemiyormuş. Elbette ben de istemiyorum. Ancak bazı sorulara da cevap vermek gerek bir öğretmen olarak. 1. Tarkan sınıfta bir problem mi yaşıyor da başka arkadaşlar seçiyor ? 2. Öğretmen eğer bir sorun yaşamasaydı bana bunu söyleyecek miydi ? Çocuğumu okulda kontrol edemem elbet ancak ben onunla gerekli konuşmayı yaptım lütfen siz de okul da kontrol edin dedim. Bu arada Diren'in ölümü Tarkan'ı çok etkiledi. Her akşam  bir sebeple Diren'i anıp ağlıyor. Babasıyla ayrılmamıza dahi böyle tepki göstermedi.  Ben son haftalardaki davranış değişikliğini buna bağlıyor ve geçici olacağını düşünüyorum.  Biz bile nasıl etkilendik , Tarko da fazlasıyla etkilendi. Öğretmeni ile de bu düşüncemi paylaştım ve biraz anlayış rica ettim. Sağolsun daha yumuşak yaklaşacağını söyledi. Şimdi bekleyip göreceğiz.

     Tarko büyüyor işte ! Ben bir an önce büyüsün diyordum ya , vazgeçtim. Büyümesin ! Eskilerin dediği gibi   "büyüdükçe dertleri de büyüyor "


 İMZA: Arkası gelmez dertlerinden bıkmış anne, AnneAyça (  fonda Erkin Koray ) :)