18 Mart 2014 Salı

18 MART Ben bugün ekmek yaptım ÇANAKKALEME...

Yazı eski ama duygular hep aynı yine bir
 18 Mart gününde


 Yıl 1915
18'indeyiz Martın
Kendine gel biraz!
Pek tekin değildi Çanakkale'nin suyu,
Geçilmez bu boğaz...
Geçilmez bu boğaz...

              
            Böyle başladı işte o büyük diriliş! Türk'ün kendine gelişi ve düşmanı titreten o yurt savunmasının temeli atıldı Çanakkalede..ama ne mücadeleyle, ne yoklukla...

             



   Ben her 18 Mart'ta kendimi, Çanakkalede babası şehit olmuş bir küçük kız yerine koyarım..
       
  Ben her 18 Mart'ta kendimi, Çanakkalede sevdiği şehit olmuş bir genç kızın yerine koyarım..
        
 Ben her 18 Mart'ta kendimi, Çanakkalede kardeşi şehit olmuş bir ablanın yerine koyarım...
       
  Ben her 18 Mart'ta kendimi, Çanakkaleye kınalı kuzusunu yollamış bir ananın yerine koyarım..
           
Ben her 18 Mart'ta kendimi ,Çanakkalede oğlu şehit olmuş bir annenin yerine koyarım..

                           
      Hissederim... yaşarım... ağlarım.. düşünürüm.. gururlanırım...

       
 Gelibolu'ya şehitliklere gidenler bilirler; orada garip bir sessizlik vardır..orada yürürken yere basmaya korkarsınız, sanki uyuyan bir bebeği uyandıracakmışsınız hissi olur..orada toprağın altında yatan her şehit,üzerinde toprak diye gezenlere sanki sessizlikte çok büyük bir ders vermektedir...

       Düşünmeden edemem... o zaman canlarını vatan için verenler,o zaman sevdiğini,eşini anasını,bacısını,evladını bırakıp cepheye gidenler ; o zaman silaha karşı  canla başla mücadele edenler,aç aç savaşanlar ;atılan el bombalarını geri yollayanlar,o el bombasından eli parçalanınca da hastaneden komutanına"sağ elim parçalanmış olabilir sol elim daha sağlam! emirlerinize hazırım komutanım!"yazan telgraflar yollayanlar  bu zamanda ,bu şartlarda yaşasalardı onlar da bizim gibi hayat derdinde olacaklardı elbette..günlük telaşlarla hayatlarını devam ettireceklerdi... çağın gerektirdiklerini yapacaklardı elbette..bazısı çok zengin, bazısı bilim insanı,bazısı öğretmen...
        
     Ne hayalleri ,umutları ,hedefleri vardı yüreklerinde yaşattıkları ama hepsini hiçe saydılar vatan uğruna.. canlarını ortaya koydular..kefensiz yatmayı göze aldılar...Yahya Çavuş oldular,Seyit onbaşı oldular,57. Alay oldular,MUSTAFA KEMAL oldular....

            Ben bugün ekmek yaptım hayatımda ilk kez...içimde o gün ekmek bulamayanların duygularını,gururlarını vatan sevgilerini hissettim.. ben bugün ekmek yaptım ÇANAKKALEME
  " ekmeksiz kal ama vatansız kalma" diye düşünüp canını feda edenlerin     onlar sayesinde bugün   " hem Vatanımız var hem ekmeğimiz  " Onlar da bugün yaşasalardı eğer; bizim gibi olacaklardı,yiyecek ,içecek,gülecek,sevecek,ağlayacak...Peki biz onların yerinde olsaydık bırakın ekmeksiz...tam teşkilat bile olsak koşa koşa cepheye gider miydik??

  Bu yazıyı yazdığımda ekmek almak için evden çıkıp da bu ülkenin güvenliğini sağlamakla yükümlü güçlerce öldürülmemişti Berkin ! Ali İsmail doğum gününü kutluyordu , Medeni hayat telaşındaydı ben gibi. Hepsi hayattaydı , umutları vardı. Yıllar önce bir 18 Mart'ta vatan için ölenler varken , şimdilerde ne uğruna öldürülüyor.


Yazacak söyleyecek onca şey varken geçmişte onca mücadeleyle bağımsızlığımız kazanılmışken bizi böyle yıldırmaya , nefrete , birbirimize düşürmeye çalışanlara da yazıklar olsun !

İmza : Ayça , biraz umutsuz , geçmişten değil gelecekten korkan anne...




                             

2 yorum:

  1. dün kendi kendime sordum , eğer şartlar yine aynı olursa kınalı kuzuzlarımız askere nasıl göndeririz?? hiç düşündünüzmü..

    YanıtlaSil
  2. evet ben de aynı şeyi düşündüm...çok ,çok zor bir karar.. ama o dönem yaşayan analar eminim ki cepheye gidecek vatansever bir evlada engel olamamışlardır..bu kadar gönüllü ve genç yaşta er cepheye gitmiş ve şehit olmuşsa... şimdi düşünüyorum da tarko geçn bir delikanlı olsa aynı durum yaşansa onu engelleyemem...sanırım engellemek de istemem.. bazen kader ne derse olur..

    YanıtlaSil