Eğitimle ilgili olarak gün geçmiyor ki yeni bir sistem ortaya atılmasın , yeni bir gelişme yaşanmasın.
Geçtiğimiz yıl eğitim sistemi değiştirilerek zorunlu eğitim yılı 4+4+4=12 olarak belirlenmişti. Bu sisteme olan güvensizliğimi ve endişelerimi 4+4+4 = her zaman 12 etmez diyerek belirtmiştim. Nitekim sorunlar yaşandı ve 66 ay zorunlulukta geri adım atıldı. Olan 66 aylık okula başlayan gruba oldu. Sistem şimdi ne halde : iyi /kötü işliyor ki yapacak bir şey yok.
Zorunlu eğitimle ilgili bu durum devam ederken liselere geçişte yepyeni bir sistem ortaya koydu bakanlık. Yine hazırlıksız , yine tepeden inme. 2 aşamalı bir sınav sistemiyle Ortaöğretime Geçiş Sınavı uygulanacak . Kasım ayının 28 / 29 'unda iki güne yayılacak olan sınav hem öğrencileri , hem velileri hem de biz öğretmenleri endişelendiriyor. Her yıl SBS 'yi kaldıracağız diye konuşan bakanlık sınavın adını değiştirerek karmaşıklaştırmaktan öteye gidemiyor. Yine kafamızda bir yığın soru işareti var ve yine sistemin esas uygulayıcısı olan biz öğretmenler konudan en son haberdar ediliyoruz. Oysa ki veli ve öğrenci ile birebir muhatap olan biziz ! Ne yazık ki üyesi olduğumuz kurum bizi bir kez daha dış kapının mandalı haline getirdi.Öğrencime sınavla ilgili bilgi verebilmek için kendim bilmem gerek , ancak 15 dakika bile sürmeyen ve sadece sınavın işleyişi ile ilgili bilgi verilen kısacık bir toplantıdan başka bir bilgilendirilme yapılmadı ne yazık ki ! Kendi çabam ile öğrencilerimi sınava hazırladım. Uzun bir zamandan sonra ilk kez ciddi sınav kaygısı yaşadım. Konuları yetiştiremezsem diye endişelendim. Salt okul müfredatının işlenmesinin yeterli olacağını açıklayan bakanlık , maalesef bir öğretmen olarak beni tatmin etmedi. Konuları yetiştirmek için değil pekiştirmek için yetersiz olan ders saatleri belimizi büktü. Biraz daha konu özeti , tablolar vererek öğrenmeyi kolaylaştırmaya , elimizden geldiğince test çözmeye çalıştık ancak sınava endeksli olan ortaokul son sınıfların kitaplarının hiç de sınava uygun olmadığını gördük. Maalesef bu konuda özel okullardan oldukça gerideydik. Biz öğretmenler olarak donanımlıydık da imkanlar kısıtlı kaldı , her zamanki gibi.
Sınav sistemi ve öğretimin içerik olarak yetersizliği ortadayken öğrencilerin açıklarını kapatmak için yerler aramaları da kaçınılmaz elbette. Kimisi özel ders alıyor , kimisinin eğitim koçu var , kimisi de dershanelere gidiyor elbet. Herkes kendi fikri ve maddi durumu neye uygunsa onu yapıyor. Dershanelerin kapatılmasının gündeme geldiği şu günlerde bakanlık yukarıda yaşadığımız sıkıntıların farkında mı acaba ? Bir sınav sistemi ve o sistemden kopuk bir eğitim sistemi olabilir mi ? Ben öğretmen olarak verilen müfredatı mı yetiştireceğim yoksa sınava mı hazırlayacağım öğrenciyi şaşırdım. Dershane, ben şahsi olarak çocuğumu göndermeyi asla düşünmesem de ,pek çok veli için çocuğunu sınava hazırlamada tek yol. Bakanlık dershaneyi kaldırırken yerine ne düşünüyor gerçekten bilmek istiyorum. Bir kaç seçenek var : ya sınav kalkacak
( imkansız ! Neden ? Öğrenci sayısının bu kadar fazla olduğu bir ülkede , sınavsız çaycı bile olunamıyorken sınavın kalkması imkansızdır ) , ya bakanlık okul müfredatını sınava göre değiştirecek ( okulu salt öğretim kurumu haline getirir ki bu eğitim kısmında sorunları beraberinde getirebilir )
Bakanlık eğitimle ilgili daha radikal kararlar almaya hazırlanıyor. Dershaneleri kapatırken aslında eğitimde özelleştirmeye doğru bir gidişat söz konusu. Bir kaç yıldır kulaktan kulağa duyduğumuz şeyler gerçek oluyor. Dershanelerin özel okula dönüştürüleceği yönündeki haberler de bunu doğruluyor. Tabi yine de ne olacak , önümüzdeki günlerde göreceğiz.
Eğitimde sistemsel pek çok hata var ve bakanlığa bağlı bir yapı olan dershanelerin kapatılması çözüm değildir. Bir veliye neden çocuğunuzu dershaneye yolluyorsunuz ? Diye sorsak çok farklı cevaplar alabiliriz. Ders tekrarı , eksiklerin kapatılması , sınavlara hazırlık , daha çok test uygulamasının olması , öğrenci takibinin daha iyi yapılması gibi. Dershaneler bu konuda çocuklara yardımcı olmaya çalışıyor ancak temelde sorun yaşayan bir öğrenciye yardımcı olamıyor. Zaten iyi olan öğrenci dershaneye gitse de gitmese de başarılı oluyor. Örneğin geçtiğimiz yıl dershaneye gitmediği halde Çok iyi bir puanla Anadolu Lisesini kazanan öğrencim var benim. Dershanelerin kapatılıp , kapatılmaması siyasi bir alacak verecek durumu haline getiriledursun ,eğitim gibi temeli sağlam atılması gereken toplumun en önemli yapıtaşında durmadan sistem değişikliği yapıladursun bilinçli anne ,baba , öğretmen bambaşka çözümler bulmaya çalışıyor.
Eğitim sistemimiz sınava hazırlıyor ama hayata hazırlamıyor ! Sürekli yarış halinde çocuklar. Ben bir öğretmen ve anne olarak diyorum ki böyle okul olacağına hiç olmasın. Ne zaman çocuk olacak çocuklarımız ? Etraf 50 sinden sonra doğayı tanımaya , kendini bulmaya , yaşamaya çalışan çocukluğunda yaşayamadığı çocukluğu arayan insanlarla dolu. Her ders ezbere dayalı , yaşayarak öğrenme yok , akıl yürütme , anlama ve algılama , mantık yürütmeye teşvik etmek yok , varsa yoksa müfredat , yetiştirilmesi gereken konu ve sınavlar. Benim bu sistemi eleştirmem de maalesef sistemin bir parçası olmamı değiştirmiyor. Tek başıma değilim ve biliyorum ki benim gibi düşünen öğretmen arkadaşlarım da az değil.
Yepyeni sistemle kurulmuş okulların haberleri geliyor her gün. Mesela Montessori sistemi ile eğitim veren anaokulları , mesela yaşayarak öğrenmeyi hedef edinmiş , velilerin bir araya gelerek kurduğu BBOM (Başka Bir Okul Mümkün ) okulları. Eğitimde yepyeni bir yaklaşım olarak benim de destek verdiğim ve öğretimin kişiye has yapılması gerektiğini savunan Homeschooling "evde eğitim " modeli. Uzaktan Eğitim sistemlerine örnek olarak da Khan Academy Türkçe . Khan Academy ile yeni tanıştım. Siteyi incelediğimde Milli Egitim Bakanlığı'nın da destek verdiğini gördüm ve şaşırdım Bakanlık "EBA (Eğitim Bilişim Ağı )"sistemi ile yakın zamanda uzaktan eğitimle ilgili somut bir adım atmıştı. Khan Academy ve "eba"nın birlikte hareket etmesi beni umutlandırdı. Umarım hayal kırıklığı yaşamam.
Bir öğretmen anne olarak ben özellikle veli olduktan sonra eğitim ile ilgili olarak daha çok şeye "böyle gitmez" demeye başladım. Bir şeyler yapmak istiyorum. Sadece sınıfta bir kaç öğrencinin değil sistemin değişmesi için ne yapabilirim ? Bunu sorar oldum son zamanlarda. Karşıma çıkan fırsatları değerlendirip bir eğitimci olarak kendimi geliştirmeye çalışıyorum. Bunlardan bir tanesi Garanti Bankası tarafından kurulan ÖRAV (Öğretmen Akademisi Vakfı ) 'ın Öğrenen Lider Öğretmen semineri idi. Bir eğitimci olarak kendimi geliştirmek için her fırsatı değerlendiriyorum. Bir gün biliyorum ki çocuklar mutlu olacakları şekilde eğitim ve öğretim görecekler.
Umudum , inancım ve benim gibi düşünen insanlara güvenim sonsuz...
İmza : Öğretmen Anne Ayça
Eğitim sistemimiz sınava hazırlıyor ama hayata hazırlamıyor ! Sürekli yarış halinde çocuklar. Ben bir öğretmen ve anne olarak diyorum ki böyle okul olacağına hiç olmasın. Ne zaman çocuk olacak çocuklarımız ? Etraf 50 sinden sonra doğayı tanımaya , kendini bulmaya , yaşamaya çalışan çocukluğunda yaşayamadığı çocukluğu arayan insanlarla dolu. Her ders ezbere dayalı , yaşayarak öğrenme yok , akıl yürütme , anlama ve algılama , mantık yürütmeye teşvik etmek yok , varsa yoksa müfredat , yetiştirilmesi gereken konu ve sınavlar. Benim bu sistemi eleştirmem de maalesef sistemin bir parçası olmamı değiştirmiyor. Tek başıma değilim ve biliyorum ki benim gibi düşünen öğretmen arkadaşlarım da az değil.
Yepyeni sistemle kurulmuş okulların haberleri geliyor her gün. Mesela Montessori sistemi ile eğitim veren anaokulları , mesela yaşayarak öğrenmeyi hedef edinmiş , velilerin bir araya gelerek kurduğu BBOM (Başka Bir Okul Mümkün ) okulları. Eğitimde yepyeni bir yaklaşım olarak benim de destek verdiğim ve öğretimin kişiye has yapılması gerektiğini savunan Homeschooling "evde eğitim " modeli. Uzaktan Eğitim sistemlerine örnek olarak da Khan Academy Türkçe . Khan Academy ile yeni tanıştım. Siteyi incelediğimde Milli Egitim Bakanlığı'nın da destek verdiğini gördüm ve şaşırdım Bakanlık "EBA (Eğitim Bilişim Ağı )"sistemi ile yakın zamanda uzaktan eğitimle ilgili somut bir adım atmıştı. Khan Academy ve "eba"nın birlikte hareket etmesi beni umutlandırdı. Umarım hayal kırıklığı yaşamam.
Bir öğretmen anne olarak ben özellikle veli olduktan sonra eğitim ile ilgili olarak daha çok şeye "böyle gitmez" demeye başladım. Bir şeyler yapmak istiyorum. Sadece sınıfta bir kaç öğrencinin değil sistemin değişmesi için ne yapabilirim ? Bunu sorar oldum son zamanlarda. Karşıma çıkan fırsatları değerlendirip bir eğitimci olarak kendimi geliştirmeye çalışıyorum. Bunlardan bir tanesi Garanti Bankası tarafından kurulan ÖRAV (Öğretmen Akademisi Vakfı ) 'ın Öğrenen Lider Öğretmen semineri idi. Bir eğitimci olarak kendimi geliştirmek için her fırsatı değerlendiriyorum. Bir gün biliyorum ki çocuklar mutlu olacakları şekilde eğitim ve öğretim görecekler.
Umudum , inancım ve benim gibi düşünen insanlara güvenim sonsuz...
İmza : Öğretmen Anne Ayça