Bugün Öğretmenler günü . Bu yıl çok fazla sorgular oldum "öğretmen" kavramını. 12 yıllık öğretmenlik hayatımın son 2 yılını aktif bir veli olarak geçiriyor olmam sebeptir belki de bu sorgulamaya.
Öğretmen kimdir? Sorusunun cevabını "her şeyi bilendir" olarak verdiğim zaman henüz ilkokuldaydım. İlkokul öğretmenim benim için "mükemmel " bir varlıktı. Yanlış yapmayan , her şeyin en iyisini bilendi o. Çok büyük sevgi ve saygı duyardım kendisine , hala da sevgi, saygım sonsuzdur. Şimdi dönüp ilkokul yıllarıma baktığımda ne kadar şanslı olduğumu bir kez daha görüyorum , anlıyorum. Beni hep yüceltti ve destekledi öğretmenim. Özgüveni yüksek bir birey olmamda etkisi sonsuzdur. Çok başarılı bir öğrenci değildim belki ama hep iyi yönlerimi övdü , geliştirilmesi gerekenleri destekledi öğretmenim.Sosyal yönümün gelişmesine katkıları çoktur. Sadece bana değil , tüm arkadaşlarıma aynıydı. Şimdi Ona dair aklımda kalan gülen bir yüz ve sırtımdaki elleridir. O eller hem sevdi hem de destekledi beni. Sadece öğretmenler gününde değil mesleğimin ve yaşantımın her anında onu saygıyla anıyorum. İyi ki onun öğrencisi olmuşum. Ellerinden öpüyorum.
Öğretmenlik çok isteyerek seçtiğim bir meslek değildi benim.Farklı ideallerim vardı fakat sınav sistemi malum, hayallerimi bir tek soruyla yıktı. Eğitim Fakültesi yıllarım hep isteksiz okuyarak geçti. Mezun olduğumda öğrendiğim tek şey öğretmenliğin gerçekten bu okullarda öğretilemediği idi. Atandığımda ise bir mesleğim vardı , para kazanıyordum ama hala bence öğretmen değildim. Biraz sevilen bir öğretmen isem bunu kesinlikle aldığım eğitime değil vicdanıma borçluydum. Acemilik yıllarını atlatınca sorgular oldum. Ben kimim ? Ne yapıyorum ? Bir süre sonra kendimi yukarıdan iplerle oynatılan adına da öğretmen denen bir kuklaya benzetmeye başladım. Neden mi ?Tepeden inme, durmadan değişen , sistem. Zaman kaybı uygulamalar , yapılmış olsun diye yapılan evrak işleri , temelde sadece sevgi ile halledilebilecek pek çok sorunun gereksiz prosedürlerle bir türlü çözümlenememesine şahit olmak. Eğitim ve öğretimin esas uygulayıcısı olduğu halde , sorun ortaya koyma ve çözüm üretmede hiçbir rolü olmayan bir maşa olduğunu bilmek ! Eğitimin siyasete alet edilmesi ise sorunların temel sebebi.
İlkokulda "öğretmen nedir ?" sorusuna verdiğim cevap , öğretmen olunca " her şeyi bilen değil , bildiğini doğru şekilde öğretebilendir " oldu. Peki nasıldı "doğru" şekil ? Aldığım eğitim sadece bir kaç teknik isim veriyordu öğretim teknikleri adı altında ama bunu uygulayacak olanlarda bulunacak özelliklerden bahsedilmiyordu. Doğru bulmadığım bir sistemde bilgiyi doğru şekilde nasıl öğretebilirdim ki ? Her birey birbirinden farklıyken, onları tek bir modele göre eğitip ,bir şeyler öğretmeye çalışmak ne kadar doğruydu ki ? Bu düşüncelerimi bir meslektaşımla paylaştığımda ise çoğunlukla ciddi bir kabullenişlik görüyordum. Büyük bir kesim yukarıda bahsettiğim kukla rolünü çok iyi yerine getirdiği için "iyi öğretmen " olarak kabul görüyor. Sınıfından çıt çıkmayan öğretmenler bunlar. Çok hırslılar ! Amaçları sürekli 100 alan öğrenciler yetiştirmek. "Mutluluk sadece sorulan soruları doğru cevaplamaktır" diyen, bir kez bir çocuk başı okşamamış. Sürekli parmağı kendince "kötü, yaramaz, tembel " olanları gösteren öğretmenler. Sınıflarında soruları sadece onlar sorar ve cevapları "doğru" verenler başarılıdır.
Zaman geçti , zamanla birlikte ben de değişmeye başladım. Öğretmen kimdir ? Sorusuna verdiğim cevap da değişti. Şimdilerde ben kendimi sadece "yol gösterici" olarak görüyorum."Öğretmen sorduğun sorulara doğru cevap veren değil , soru sormayı öğretendir "Soru sormayı bilen cevaba ulaşır çünkü.Merak eden soru sorar,öyleyse öğretmen "merak uyandırandır" Sınıfların kalabalık , metaryelin az , hazırbulunuşluğun zayıf , karınların aç , morallerin bozuk , havanın soğuk , temel ihtiyaçların bile karşılanamadığı hallerde , öğretimi arkaya atıp eksik olan ne ise onu tamamlamaya çalışandır öğretmen. Bir öğrenciye kendi kendisini tanıma fırsatı verendir.
Bir öğretmen , bir anne ve bir veli olarak görüyorum ki sistem ne kadar kötü olursa olsun , imkanlar ne kadar az olursa olsun sevgi pek çok sorunu çözüyor. Biraz destek , biraz ilgi ile çok büyük adımlar atılıyor eğitim ve öğretimde. Ne kadar çok metod uygularsa uygulasın çocukları sevmeyen öğretmen ancak geçici başarılar elde ediyor. Onlardan geriye öğrencilerinin beyninde ve hatıralarında sadece kötü sıfatlar kalıyor. Sonra vicdansız doktorlar , merhametsiz hemşireler , adaletsiz hakimler , yalancı avukatlar , malzemeden çalan müteahhitler , insanların duygularını sömüren siyasetçiler, ve daha bir sürü "insanlık"tan uzak insanlar yetişiyor topluma.
Öğretmenlik anlayışımın zaman içinde böyle bir değişime uğramasındaki en temel sebeplerden biridir anne olmam. Bir çocuğu "öğrenci " olarak değil de birinin "evladı" olarak görmeye başlamak ancak çocuk sahibi olduktan sonra mümkün oluyor. Bir öğretmen ne kadar anne , ne kadar baba olabiliyorsa o kadar sevgi dolu geçiyor dersler.
Yüreğindeki insanca duyguları kaybetmemiş , insani hırslara yenilmemiş, farklılıkları kabullenebilen , öğrencilerine birbirleriyle değil kendi kendileriyle yarışmayı öğreten , her bireyin mutlaka bir adım ileri taşınabileceğine inanan , Cumhuriyeti yaşatan , Başöğretmen Mustafa Kemal Atatürk'ün yolundan giden , demokrasi ve insan haklarına saygılı bireyler yetiştirmeyi amaç edinmiş öğretmenlerimizin artması dileğiyle , tüm öğretmenlerimin ve öğretmen arkadaşlarımın öğretmenler gününü kutluyorum.
İmza : Ayça Öğretmen
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder