13 Kasım 2015 Cuma

Düşünüyorum, o halde "bişey" yapmaliyim

   Her insanin hayata gelişinde bir amaç olduğuna inaniyorum ben. Farkında olsak da olmasak da bir yerden bir şekilde hayata dokunup bir etki yaratiyoruz.
  Düşünme özelliği olan varliklariz ama çoğunluk  düşünmüyor bence ve insanlıktan cikiyoruz böylece. Garip bir dünya telaşı var hepimizde. Çoğunlukla bu dünya işlerini halletmeye calisirken, durup düşünmeye vakti kalmiyor çoğumuzun. Geçenlerde öğrencilerime düşünme ödevi verdim. Nasıl da şaşırdılar. Merak ettiğiniz herhangi bir konu olup olmadığıni düşünün , ve karar verip defterinize yazin dedim. "Hayatimda böyle ödev duymadim " dedi birtanesi. Öyle programlı yasamaya alışmışız ki , cocuklarimiz bile durup düşünmeye vakit bulamıyor. Sistem kölesi olmaya mecbur birakilan küçük beyinler okul girdabinda dönüp duruyor ,firsat bulunca da bilgisayar ve televizyon ile uyusturuluyor. Düşünüyor ama neyi ? Fiziksel , maddi ve duygusal  ihtiyaclarindan baska bir şeyi düşünmeyen insanlar yetişiyor. Sorgulama değil de kabullenme ve itaat etme üzerine veriliyor eğitim. Bir öğretmen olarak bunu kabul edemiyorum. Salt bir sisteme katki saglayacak diye en insani özelligin sadece o sistemin izin verdiği sınırlar çerçevesinde kullandirilmasi bir zulüm bence. Düşünme ödevini verdiğimde, bir ögrencimin "neyi merak ettiğimi bile bilmiyorum"demesi hatta "neyi merak edersek 100 aliriz" diyenlerin cikmasi sistemden iyice bir nefret etmeme neden oldu. Sonra açıkladım, her buluş bir düşünce ürünü. Düşünmek kendi kendimize soru sormakla baslar. Nasıl ? Neden ? Niçin vb sorulari sormamiz gerekir. 11 yaşlarındaki cocuklara "Bilimsel araştırma basamaklari " ni , düşünmenin önemini vurgulamadan nasıl ögretebilirdim ki ? 

Bir süredir bisey yapmali diyen insanlarla konuşuyorum. O bisey nedir ki ? Mesleki olarak sansliyim ki "bisey" yapabilecek firsatim ve karşımda tazecik beyinler var. Düşünme ödevi vererek bisey yapmış oldum aslinda. "Ac cocuğum defterini yaz , bilimsel arastirma basamaklari , 1.... " diyerek eğitimi dikte ettirip not aldirmakla sinirlandiran öğretmenlerden bir farkim olmaliydi benim. Hayata bir yerden bir şekilde, işte böyle , doğru bildiğimizi yaparak , düşünerek ve düşündüğümüzü uygulayarak dokunuyoruz.

Öğretmen Ayça olarak bisey yapmış olmanin huzuruyla çıkıyorum her gün okuldan. Anne Ayça olmaya doğru giderken yolda ,düşünüyorum , oğlum için de bisey yapmalıyım diye. Eğitim sistemi içinde hem veli hem öğretmen olarak yer almak oldukca zor. Hele ki mevcut sistemde. Sistemin dışına ciksam da çoğu zaman , çocuğum için cok planli gitmek zorundayım. Şu an mevcut sistem odev ve sinav odakli. İkisinden de nefret eden bir öğretmen olsam da bu değiştirebileceğim bir sey degil. Tarko da ödevden nefret ediyor. Üstelik beraber ödev yaptigimizda ilişkimiz kopuyor. O sebeple Anne Ayça olarak ben çocuğuma ödev yaptirmamaliyim dedim. Şimdi bir etüd merkezinde okuldan sonra ödev yapıyor,oyun oynuyor, mandala boyuyor, drama yapıyor , test çözüyor ve eve sadece Tarçın ve benimle oynamak için geliyor Tarko. Böyle planli ve sistemli olunca sorunlar da kendiliğinden çözülüveriyor. Kitap okuyup o kitaplar üzerine yaptığımız sohbetler arttıkça daha çok yakinlasiyoruz , birbirimizi anlar hale geliyoruz oğlumla. Annelik yolculuğumda bana hayat kaynaği ve arkadaşı olan oğlumun ne kadar anlayışli, duygusal , hayat ve hayal dolu olduğunu anlıyorum her sohbette. Hayatıma dokunan herkes elbet bir iz bırakıp büyütüyor beni ama anne olmak ve Tarkoyla büyümek bambaşka. Yeniden çocuk olmamin çocuk Aycayi kaybetmememin adi Tarko. Büyüdüğünde uyku öncesi sohbetlerinde konuştuklarımız, hayallerimizi paylaşmamız , enerji veren sarilmalarimizi hatirlayip o da çocuğuna yapacakmış aynisini.

 Geçtiğimiz günlerde tam 36 oldum ben. Hayat bana bir 36 daha verir mi bilmem . Oğlum, küçük mucizem,Tarçın kızım, sakin hayatimla ne kadar mutluyum dedim o gün kahvemi içerken. Az insan az esya hayalim de gercek olmuşsa,ve sevdiklerim saglikliysa daha ne isterim ki hayattan. Düşünüp yapabildiğim biseyler oldukça da yasamaya tam gaz devam edeceğim , nefes almak buymuş benim için.

Ayça ben ,tam 36 yaşında, düşünüp "biseyler " yapmaya çalışan insan kişi..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder